17. Hukuk Dairesi 2013/18398 E. , 2015/7215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıya ait aracın davacılar ..."in müşterek çocukları, diğer davacının kardeşi ..."e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, olayla ilgili olarak diğer zarar sorumluları hakkında daha önce açılan davada.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/97-532 E/K. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminata karar verildiğini ve hükmün Yargıtay"ca onanarak kesinleştiğini, dava konusu olayın asfalt yapım çalışması sırasında hizmet kusuru şeklinde meydana geldiğini ileri sürerek, davacı baba ve anne için toplam 3.667,00 TL maddi tazminat ile tüm davacılar için toplam 7.500,00 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın kesin hüküm nedeniyle reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... hakkında aynı hukuki sebep ve talebe dayalı olarak daha önce açılan davada yargı yolu nedeniyle davanın reddine dair verilen hükmün kesinleştiği ve kesin hükmün dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-) Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan davalarda görevli ve yetkili mahkeme aynı yasanın 110. maddesinde 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yapılan değişiklikle belirlenmiş olup; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. şeklinde düzenlenmiştir.
Yasada yapılan bu değişiklik metninden de anlaşılacağı üzere; kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
2-) Öte yandan; kesin hükmün amacı, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin biçimde çözümlenmesidir. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm (kazıyei muhkeme, HUMK m.237) ile çözümlenmemiş olması dava şartıdır. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise, artık o dava konusu hakkında kesin hüküm vardır. Aynı dava (uyuşmazlık), yeni bir dava konusu yapılamaz; yapılırsa, mahkemenin kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözeterek, davayı esasa girmeden (usulden) reddetmesi gerekir. Bununla birlikte, usule ilişkin nihai kararlar, “ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteber” olduğundan (HUMK m.237,I), bu kararlar sadece ilişkin oldukları usuli sorun hakkında kesin hüküm teşkil eder; yoksa dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
Somut olayda; davacılar vekili, davalıya ait aracın asfalt yapım çalışması sırasında davacıların çocukları ve kardeşi ...."e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, olayla ilgili olarak diğer zarar sorumluları hakkında daha önce açılan davada ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/97-532 E/K. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminata karar verildiğini ve hükmün Yargıtay"ca onanarak kesinleştiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı, kesin hüküm itirazında bulunmuş, mahkemece olayda kesin hüküm bulunduğu ve kesin hükmün dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/97-532 E/K. sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusu olay nedeniyle davacılar tarafından davalı ..., davalı ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile diğer zarar
sorumluları hakkında maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davada mahkemece, davalı belediyeler yönünden hizmet kusuruna dayanan davada idari yargı görevli bulunduğundan davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verildiği, verilen hükmün davacılar vekilince temyizi üzerine Yargıtay Yüksek 4.Hukuk Dairesinin 23.3.2011 tarihli ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
O halde, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, .Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/97-532 E/K. sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen hüküm ile davacılar ve davalı arasındaki uyuşmazlık esastan çözülmemiş olduğundan, anılan karar yönünden maddi anlamda bir kesin hükümden bahsedilemez. Başka ifadeyle, anılan davanın yargı yolu nedeniyle usulden red edilmiş olduğu açık olup, usulden reddin ilgilileri yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır.
Bu durumda, işletenin sorumluluğuna dayanılarak davalı belediyeye ait aracın verdiği zararın tazmini isteği ile açılan davanın, bu kuralları uygulamakla görevli adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden, mahkemece 2918 sayılı KTK’nun değişik 110. maddesini göz önünde tutularak işin esasının incelenmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 11/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.