17. Hukuk Dairesi 2013/21068 E. , 2015/7201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin sevk ve idaresindeki motosiklete 09.07.2010 tarihinde çarpıp kaçıldığı, kaza sonucu desteğin hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile baba ... için 3.000,00 TL ve anne ... için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL"lik destek tazminatının taraflarına ödenmesini istemiştir.
Davalı vekili, söz konusu kaza nedeniyle 03.06.2011 tarihinde davacılara toplam 26.775,00 TL ödeme yapıldığını, ibra alındığını, müvekkili şirketin sorumluluğu kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile davacı baba için 1.756,29 TL, davacı anne için 2.714,90 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta şirketi vekili ve davacılar vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekilinin katılma yolu ile ileri sürmüş olduğu temyiz itirazlarının incelenmesinde, dava dilekçesinde davacılar için istenilmiş cenaze ve defin gideri olmadığı görülmekle HMK 26. maddesinde yer alan, “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.” hükmü gereği davacılar vekilinin temyiz itirazların reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı ... olup davacıya ödeme yapmak suretiyle ibra edildiklerini savunmuşt...."nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi (03.06.2011 tarihinde davacı baba ... için 12.203,00 TL, davacı anne ... için 14.552,00 TL ödenmiştir) itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Bu şekilde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde denetime elverişli bulunmayan ve yukarıda anlatılan aşamalar izlenilmeksizin yapılan yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin katılma yolu ile ileri sürdüğü temyiz itirazının reddine, (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 11.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.