8. Hukuk Dairesi 2011/673 E. , 2011/1619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ..., ... kayyımı ... Deftarlığı ve Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 4.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.11.2010 gün ve 349/402 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.03.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ...geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R AR
Davacı vekili; 298 ada 2 parselde 1/2"şer paylı kayıt maliki olarak görünen ...oğlu ... ile ... oğlu ...’nin tapuda yaptıkları tüm araştırmaya rağmen bulunamadıklarını, haklarında bilgi edinilemediğini, tespit edilmiş nüfus kayıtları olmadığı için 20 yıldan uzun süre öldüklerinin tahmin edildiğini, tapu maliklerinin mirasçılarının da intikal yaptırmadıklarını açıklayarak zilyetlik devir sözleşmeleri ve 20 yılı aşkın kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak TMK.nun 713/2.maddesi gereğince taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar kayıt maliklerinin kayyımı ile Hazine vekili, maliklerin bilinen kişiler olduklarını, davanın haksız olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davada “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebebine dayanıldığı ve kayıt maliklerinin bilinen kişiler oldukları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; uyuşmazlık konusu 298 ada 2 parselin yapılan tapulama çalışmaları sırasında ...oğlu ... ile ... oğlu ... adlarına 1/2"şer paylı olarak tespit edildiği ve bu tespitin 18.2.1932 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, tapulu taşınmaz üzerinde 20 yılı aşkın süre önce başlayan ve günümüze kadar sürdürülen zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Somut olayda davacı vekili kayıt maliklerinin uzun süre önce öldüklerinin tahmin edildiğini, tapu maliklerinin mirasçılarının intikal yaptırmadıklarını açıklayarak istekte bulunmuştur.Dilekçe kapsamına göre; davada TMK nun 713/2 maddesinde düzenlenen nedenlerden “ ölüm” sebebine dayanıldığı hususunda duraksamamak gerekir. Tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması veya tapu kaydının iptali ile tescilinin istenilmesi halinde genel kural uyarınca davanın kayıt malikine kayıt maliki ölmüş ise, mirasçılarına yöneltilmesi zorunludur. Ölüm nedeniyle iptal ve tescil istemlerinde, kayıt malikinin hiç mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde terekesi TMK.nun 501. maddesi uyarınca Devlete kalacağından ve kanunlar uyarınca Devlete kalan malların olağanüstü zamanaşımı ile kazanılması olanaksız bulunduğundan Hazinenin davada yer alması gerekir. Bunun yanı sıra TMK.nun 1007. maddesi uyarınca Hazine tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumlu olduğundan düzeltim davasında davalı olarak bulunmalıdır. Şu halde, mahkemece yapılacak iş; Davacı vekiline uyuşmazlık konusu payların maliki ...oğlu ... ile ... oğlu ...’nin mirasçılarını gösteren veraset ilamını ibraz etmesi, gerekirse veraset ilamının alınması açısından dava açması için süre ve imkan tanımak, mirasçılar belirlendiği takdirde bu mirasçıları davayı yöneltmek, mirasçılar davaya dahil edildikten sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek, mirasçılık belgesi ibraz edilmediği takdirde, TMK.nun 6.maddesine göre herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu dikkate alınarak mevcut delillere göre hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemece dava dilekçesindeki anlatımlara yanlış anlam verilmesi sonucunda davada “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebebine dayanıldığı nedeni ile yazılı şekilde redde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün esasının HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 22.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.