3. Hukuk Dairesi 2020/1042 E. , 2020/2327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın men"i davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; sahibi olduğu eczane hakkında davalı tarafından 2007 döneminde fatura edilen bir kısım reçeteler arkasında bulunan imzaların hasta veya yakınlarına ait olmadığı gerekçesi ile 2009 yılı protokolü hükümleri çerçevesinde hakkında verilen uyarı cezası ve 5 kat cezai şart uygulanmasına ilişkin işlemlerin sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 452.477,27 TL borç tahakkukuna ilişkin işlemin iptali suretiyle muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; 20.09.2011 tarih 17836287 sayılı yazı ile tebliğ edilen 1 adet reçetenin sigortalı hasta adına atılan imzalarının sahte olduğu yine 17240105 sayılı yazı ile belirtilen 42 adet reçetenin sahte olduğu, hastanın bilgisi dışında hazırlandığını, eczacının kasıtlı katılımının ispatlanamadığı, davacının ilacı verdiği kişinin kimliğinin kontrol edilmeksizin sigortalı adına sahte imza atılarak ilaçları bilinmeyen kişilere verildiğinin tespit edildiğini, yine aynı yazıda 7 adet reçete arkasındaki imzanın hastaya veya yakınına ait olmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, davalı kurumun davacı hakkında tesis ettiği 20.09.2011 tarih 17836287 ve 17840105 sayılı işlemin iptaline, taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 07/05/2015 tarihli, 2014/22112 Esas, 2015/14772 Karar sayılı ilamıyla "... isimli hastaya ait 9.675,08 TL bedelli kuruma fatura edilen 1 adet reçete ile ilgili olarak reçete arkasında bizzat hasta tarafından ilacın teslim alındığı yazılı olmakla birlikte imzanın hastaya ait olmadığının anlaşılması üzerine 6.3.3. madde çerçevesinde işlem yapıldığı görülmektedir. Adı geçen hasta soruşturmadaki ifadesinde kanser hastası olduğunu, o dönemde ilaçları kendisinin gidip alamadığını, yakınlarının eczaneden temin ettiğini, soruşturmaya konu reçeteyi hatırlamadığını ancak adı geçen ilacın tedavisinde kullanılan ilaç olduğunu belirtmiştir. Aynı şekilde 17836287 numaralı cezai işlem ve 4.7.2011 tarihli muhakkik raporunun tablo 7 kısmında gösterilen reçete arkasındakİ imza hak sahibi veya yakınına ait olmayıp ilacın teslim edilerek hasta tarafından kullanıldığı anlaşılan 7 reçete yönünden de 6.3.3. madde çerçevesinde cezai işlem uygulanmıştır. 2012 yılı protokolünde bu
durum 5.3.2. maddede düzenlenmiş olup buna göre eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz. Yine 2012 S.G.K protokolüne eklenen ek Protokolün 7.maddesi uyarınca; "01.02.2012 tarihinde imzalanan protokolden önceki protokollerde sözleşmenin feshi ve cezai şartı gerektiren maddelerden bu protokolde kaldırılmış olanlar nedeniyle sözleşme feshi ve/veya cezai şart uygulanmış olan işlemler, konusu kalmadığından durdurulur ve işlem yapılmaz" hükmünün düzenlendiği yazılıdır. Hal böyle olunca 2012 protokolünde yazılı müracaat şartı arandığına göre davacı eczacının yukarıda izah edilen 8 reçete yönünden davalı kuruma müracaat edip etmediği araştırılarak yapılan araştırma sonucunda kuruma müracaat etmediğinin anlaşılması halinde davacıya kuruma müracaat etmesi için süre tanınması ve 2012 S.G.K Protokolüne eklenen ek protokol 7.maddesi de mahkemece birlikte değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği ve 17836287 numaralı cezai işleme konu, muhakkik raporunun tablo-6 kısmında belirtilen 42 reçete yönünden yapılan incelemede ise, soruşturma sırasında kuruma fatura edilen bu reçetelerde hak sahibi olarak gözüken kişilerin reçetelerin bilgileri dışında düzenlenmiş olduğunu, bu şekilde ilaç yazdırmadıklarını ve kullanmadıklarını beyan etmeleri karşısında, kimlik tespiti yapılmaksızın 3. kişilerce alındığı yazılı bu reçeteler açısından, muhakkik raporunun aksini ispat külfeti davacıda olup tanık olarak reçetelerde bahsi geçen hasta ve yakınlarının dinlenmesinin istenilmemesine, dinlenen davacı tanıklarının eczaneden çalışan kişiler olup beyanlarının da işlemin haksızlığını ispata elverişli bulunmamasına göre davalı kurum tarafından 6.3.3. madde çerçevesinde uygulanan cezai işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek bu kısım yönünden davanın reddi gerekir" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile, dava konusu davalı tarafından davacı hakkında uygulanan 20/09/2011 gün ve 17840105 sayılı yaptırımın ve cezai şartın iptali ile muarazanın giderilmesine, dava konusu davalı tarafından davacı hakkında uygulanan 20/09/2011 gün ve 17836287 sayılı yaptırımın ve cezai şartın iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak ve aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, sahibi olduğu eczaneden 2007 döneminde fatura ettiği bir kısım reçetelerin arkasındaki imzaların hasta veya yakınlarına ait olmaması gerekçesiyle hakkında 2009 yılı protokolünün 6.3.3. maddesinin uygulanmasının sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 452.477,27 TL borç tahakkukuna ilişkin işlemin iptali suretiyle muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiş, davalı taraf ta uygulanan cezai işlemin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne, davalı kurumun davacı hakkında tesis ettiği 20.09.2011 tarih 17836287 ve 17840105 sayılı
işlemin iptaline, taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine dair verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2015 tarihli, 2014/22112 Esas, 2015/14772 Karar sayılı ilamıyla sahte olarak düzenlenen 42 reçete hakkında uygulanan cezai işlemlerin yerinde olduğu, ... isimli hastaya ait 9.675,08 TL bedelli, kuruma fatura edilen, 1 adet reçete ile ilgili olarak; reçete arkasında bizzat hasta tarafından ilacın teslim alındığı yazılı olmakla birlikte imzanın hastaya ait olmadığı ancak hastanın ilacı teslim aldığının anlaşılmış olması ayrıca 4.7.2011 tarihli muhakkik raporunun tablo 7 kısmında gösterilen reçete arkasındaki imza hak sahibi veya yakınına ait olmayıp ilacın teslim edilerek hasta tarafından kullanıldığı anlaşılan 7 adet reçete bulunması nedeniyle bu 8 adet reçete yönünden davacının davalı kuruma müracaat edip etmediği araştırılarak yapılan araştırma sonucunda kuruma müracaat etmediğinin anlaşılması halinde davacıya kuruma müracaat etmesi için süre tanınması ve 2012 S.G.K Protokolüne eklenen ek protokol 7. maddesi de mahkemece birlikte değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmesi için bozulmuştur. Ancak bozma ilamının ikinci bendinde muhakkik raporunun tablo-6 kısmında belirtilen 42 adet sahte reçete hakkında uygulanan cezai işlemin numarası sehven 17836287 olarak yazılmıştır. Oysa 42 adet sahte reçeteye ve reçete arkasındaki imzanın hak sahibi ya da yakınına ait olmayıp ilacın teslim edilerek hasta tarafından kullanıldığı anlaşılan 7 adet reçeteye ilişkin uygulanan cezai işlem; 17840105 sayılı yaptırım kararıdır. ... isimli hastaya ait 9.675,08 TL bedelli kuruma fatura edilen 1 adet reçete ile ilgili uygulanan cezai işlem de 17836287 sayılı yaptırım kararıdır. Hal böyle olunca yaptırım kararlarının sayılarının bozma ilamına yanlış yazılması maddi hataya dayalı olup, yerel mahkemece maddi hata içeren bozma kararına uyulması usuli kazanılmış hak doğurmayacağına göre 17840105 sayılı cezai işlemdeki kabul gerektiren vakalar ile 17836287 sayılı cezai işlemdeki vakanın sehven bozma kararında hatalı yazılması ile bozmaya uygun mahkeme kararı verilmişse de bu verilen karar hatalı olup, bozma ilamının içeriğinden de cezai işlem belgelerine ilişkin numaraların yanlış yazıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece; bozma ilamına uyulmuş olmakla bozma ilamı gereği yerine getirilmelidir. ... isimli hastaya ait 9.675,08 TL bedelli kuruma fatura edilen 1 adet reçete ile ilgili olarak reçete arkasında bizzat hasta tarafından ilacın teslim alındığı yazılmışsa da imzanın hastaya ait olmadığının anlaşılması üzerine 2009 protokolünün 6.3.3 maddesi çerçevesinde 17836287 sayılı işlem yapıldığı görülmektedir. Adı geçen hasta soruşturmadaki ifadesinde kanser hastası olduğunu, o dönemde ilaçları kendisinin gidip alamadığını, yakınlarının eczaneden temin ettiğini, soruşturmaya konu reçeteyi hatırlamadığını ancak adı geçen ilacın tedavisinde kullanılan ilaç olduğunu belirtmiştir. Aynı şekilde 17840105 numaralı cezai işlem ve 4.7.2011 tarihli muhakkik raporunun tablo 7 kısmında gösterilen reçete arkasındaki imza, hak sahibi veya yakınına ait olmayıp ilacın teslim edilerek hasta tarafından kullanıldığı anlaşılan 7 reçete yönünden de 6.3.3. madde çerçevesinde cezai işlem uygulanmıştır. 2012 yılı protokolünde bu durum 5.3.2. maddede düzenlenmiş olup buna göre eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz. Yine 2012 S.G.K protokolüne eklenen ek Protokolün 7.maddesi uyarınca; "01.02.2012 tarihinde imzalanan protokolden önceki protokollerde sözleşmenin feshi ve cezai şartı gerektiren maddelerden bu protokolde kaldırılmış olanlar nedeniyle sözleşme feshi ve/veya cezai şart uygulanmış olan işlemler, konusu kalmadığından durdurulur ve işlem yapılmaz" hükmünün düzenlendiği yazılıdır. Hal böyle olunca 2012 protokolünde yazılı müracaat şartı arandığına göre davacı eczacının yukarıda izah edilen 8 reçete yönünden
davalı kuruma müracaat edip etmediği araştırılarak yapılan araştırma sonucunda kuruma müracaat etmediğinin anlaşılması halinde davacıya kuruma müracaat etmesi için süre tanınması ve 2012 S.G.K Protokolüne eklenen ek protokol 7.maddesi de mahkemece birlikte değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği ve yine 17840105 numaralı cezai işleme konu, muhakkik raporunun tablo-6 kısmında belirtilen 42 reçete yönünden yapılan incelemede ise, soruşturma sırasında kuruma fatura edilen bu reçetelerde hak sahibi olarak gözüken kişilerin reçetelerin bilgileri dışında düzenlenmiş olduğunu, bu şekilde ilaç yazdırmadıklarını ve kullanmadıklarını beyan etmeleri karşısında, kimlik tespiti yapılmaksızın 3. kişilerce alındığı yazılı bu reçeteler açısından, muhakkik raporunun aksini ispat külfeti davacıda olup tanık olarak reçetelerde bahsi geçen hasta ve yakınlarının dinlenmesinin istenilmemesine, dinlenen davacı tanıklarının eczaneden çalışan kişiler olup beyanlarının da işlemin haksızlığını ispata elverişli bulunmamasına göre davalı kurum tarafından 6.3.3. madde çerçevesinde uygulanan cezai işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek bu kısım yönünden davanın reddi gerekirken, bozma gereklerine uygun değerlendirme yapılmadan, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.