Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu 158 ada 24 parsel sayılı taşınmazı davacının 28.12.2005 tarihinde A. G."e, onun da 05.01.2006 tarihinde A. D., bu kişinin de 18.01.2006 tarihinde B.K."a ve B.. K.."un da 21.02.2006 tarihinde davalıya satış göstermek suretiyle temlik ettiği, aşamada A. G., A.D.ve B. K."un davaya dahil edildiği, davacının A. G."in kredi kullanması konusunda kendisine yardımcı olabileceğini, arazisinde bulunan ahıra ortak olarak hayvancılık yapacaklarını söylemesi akabinde de araziyi kendisine vermesi halinde işlerin daha hızlı ve kolay yürütüleceğini, kredinin kolaylıkla çekileceğini söylemesi üzerine taşınmazı devrettiğini, bir gelişme olmayınca yaptığı araştırma sonucunda dolandırıldığını anladığını, tapusunun hile ile elinden alındığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, HUMK"nun 74. ve 76.maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı HMK"nun 26 ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hakime aittir. İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davacının, dava konusu taşınmazı kredi teminatı olarak değil Ahmet Gören"in hileli davranışları sonucu devrettiği ve bu nedenle davanın hile hukuksal nedenine dayandığı açıktır. Bilindiği üzere hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki davacının hile hukuksal nedenine dayandığı halde bu yönden herhangi bir değerlendirme yapılmamaıştır. Hal böyle olunca davacının hile iddiasına dayandığı gözetilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verild