16. Hukuk Dairesi 2017/5255 E. , 2020/5321 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 17/11/2020 gün ve saatte temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat v ve ... vekili Avukat ...geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 160 ada 1 parsel sayılı 11.479,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan sahada kalmaktadır, parsel 31.12.2011 tarihinden önce ... kullanımındadır, parsel üzerindeki iki adet bir katlı kargir ev Haluk Sönmez"e aittir şerhi yazılarak, meyve bahçesi ve çayır vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları, taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile taşınmazın kullanımının kendi murisleri ..."a ait olup ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini öne sürerek tereke adına dava açmışlardır. Yargılama sırasında müdahiller ... ve İsmail Yıldırım taşınmazın muris Mustafa Yıldırım mirasçılarının kullanımda olduğunu öne sürerek davaya katılmışlardır. Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm, Dairemizin 21.06.2016 tarih ve 2015/19180 Esas, 2016/6919 Karar sayılı ilamı ile, "tespit maliki Hazine’nin davaya dahil edilmediği ve taraf teşkili sağlanmaksızın esas hakkında hüküm kurulamayacağına” değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak ve davacı tarafça tespit maliki Hazine davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 160 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit gibi tesciline, kadastro tespit tutanağındaki beyanlar hanesinde yer alan şerhin aynen bırakılmasına karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kullanım kadastrosundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda fiili duruma bakılarak tespit yapılması gerekeceği, zira söz konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğu ve mülkiyet hakkı bakımından değerlendirmenin mümkün olamayacağı; kadastro tespitinden önce taşınmaz üzerinde fiili hakimiyeti sağlayamaya yetecek bir süre olmasa da zilyetliğin bulunması ve ayrıca ekonomik amaca uygun bir kullanım olması gerekeceği, somut olayda kök muristen mirasçılarına intikal edecek bir husus olmadığı çünkü bir hakka dayalı hukuki durumdan değil fiziksel bir eylemden kaynaklı tespitin yapıldığı ve somut olayda dava konusu taşınmazın davalı tarafa satışının beyanlar ile sabit olup satış ile birlikte davalı yanın söz konusu taşınmazda fiili hakimiyetini sürdüğü ve davacı tarafın fiili kullanımının bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Davacılar, çekişmeli taşınmazın 1984 tarihinde ölen murisleri ...’ın zilyetliğinde iken ölümü ile tüm mirasçılarına intikal ettiği iddiasına dayanarak, muris ... mirasçıları adına, miras payları oranında zilyet olduklarının tutanağın beyanlar hanesine şerh edilmesi istemiyle dava açmışlar; davalı taraf ise çekişmeli taşınmazı 05.06.2006 tarihli sözleşme ile satın aldığını savunmuştur. Davalı tarafın dayanağı olan satış senedinin içeriğinin incelenmesinde “..ileride satış ile ilgili olarak; isimleri zikredilen satıcılardan başka veraset sahipleri çıkarsa veya satıcılar satıştan vazgeçerse; alıcı ...’e veya mirasçılarına 10.000 TL ödeyeceklerini kabul ederler” ibaresi mevcut olup senet içeriği ve dosya kapsamında alınan beyanlardan çekişmeli taşınmazın davacı ve senet satıcılarının murisi olan Mustafa’dan intikal ettiği ve ... terekesinin yöntemince taksim edilmediği sabit olup Muris’in ölüm tarihi olan 1984 tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olmasına ve mirasçılardan birinin veya bir kaçının terekeye tabi bir taşınmazı yahut kendi miras payını/paylarını üçüncü kişiye satışı hukuken geçerli olmamasına; dolayısıyla alıcı Haluk’un zilyetliğinin hukuki niteliğinin asli değil, fer’i zilyetlik olmasına göre, Mahkemece, davacı tarafın davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine muris ...’ın tüm mirasçılarının kullanımında bulunduğuna dair şerh verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.540,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunanlardan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.