3. Hukuk Dairesi 2020/594 E. , 2020/2323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; işletmekte oldukları hastanenin 01.04.2010 tarihi itibariyle teşhis ve tedavi faturalarını SGK"ya teslim ettiklerini ve 01.04.2009 ile 01.08.2010 tarihleri arası hizmetlerden 352.464,33 TL kesinti yapıldığını, şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu miktarın 20.000,00 TL sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, fatura inceleme komisyonunun uzman ve pratisyen hekimlerden oluştuğunu, tıp biliminde birçok hastalığın tanısı için belli bir tanı yolu takip edildiğini, bu tanı basamaklarının takibinde, yapılması gereken bir tetkikin yapılmamasını değil, yapılmaması gereken bir tetkikin yapılmasını önlemeyi ve hastaya zarar verilmemesinin sağlanmasını amaçladıklarını belirterek, açılan davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 20.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, işletmekte olduğu hastanesinde verilen 01.04.2009 ile 01.08.2010 tarihleri arası hizmetlere ilişkin faturalardan 352.464,33 TL kesinti yapıldığını, bu kesintilerin haksız olduğunu, şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu miktarın 20.000,00 TL’sının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise hastalara verilen tedavi hizmetlerinin uygun olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmeye, SUT hükümlerine ve ilgili mevzuata göre yapılan kesintilerin yerinde olduğunu savunmuştur. Mahkemece; alınan 21.02.2013 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunun denetime elverişli bulunması nedeniyle hükme esas alınması suretiyle davacının alacağının 97.600,58 TL olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmiştir. Davacı taraf kesinti yapılan tüm aylara ilişkin inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu, zira dosyaya sundukları CD kayıtlarında tüm belgelerin bulunduğunu, bilirkişilerin dosyada 01.06.2010 – 31.07.2010 tarihleri arasındaki döneme ait kayıtların bulunmaması nedeniyle hesaplama yapılmadığına dair gerekçenin yerinde olmadığını ileri sürmüş, davalı taraf da bilirkişilerin; kesintilerini haksız bulduğu hastalara ilişkin tek tek itirazlarını belirten dilekçe sunmuştur. Bu itirazları karşılar mahiyette ek bilirkişi raporu alınmadığı gibi, kararda bu hususlar tartışılmadan bilirkişi raporuna uyulduğu belirtilerek yetersiz gerekçe ile hüküm verilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir ek rapor yahut yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428.maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.