8. Hukuk Dairesi 2010/4587 E. , 2011/1579 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... ve ... ve müşterekleri aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Ilgaz Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.05.2009 gün ve 150/159 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, harcı alınan ve Kadastro Müdürlüğüne hitaben yazdığı dava dilekçesi ile dava dışı 145 ada 16 parselin kendisi adına tespit ve tescil gördüğünü; ne var ki, taşınmazın miktarının daha fazla olmasına rağmen kadastro tespitinde noksan yazıldığını ileri sürerek ve davayı da “tespite itiraz” davası olarak niteleyerek iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalı safında Ilgaz Kadastro Müdürlüğünü göstermiştir.
Ilgaz Kadastro Mahkemesi 3.4.2008 tarihli kararında dava konusu yerin 3.4.2008 havale tarihli bilirkişi krokisinde A harfi ile gösterilen ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer olduğu belirlenmekle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 ve 26. maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliğine, HUMK.nun 27 ve 193. maddesi gereğince yetkili ve görevli Ilgaz Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine kararı verilmiştir. Karar kesinleşmekle süresi içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesinin 7.11.2008 günlü iki nolu oturumunda davacı dava dilekçesini aynen tekrar ettiğini, komşu parsel maliklerini davaya dahil edeceğini açıklayarak süre verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme aynı gün iki nolu ara kararı ile talep gibi karar vermiştir. Yargılama sonucunda yerel mahkemece davacının davasının kabulüne, davacıya ait 145 ada 16 nolu taşınmazın 25.5.2009 tarihli fen bilirkişisi raporundaki krokide kırmızı renkle boyanan 150.03 m2’lik kısmın davacının taşınmazına eklenmesine kararı verilmiştir.
Sözü edilen karar davacı ile dahili davalı olarak husumet tevcih edilen komşu parsel maliklerine ve Ilgaz Kadastro Müdürlüğüne ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Değinilen karar temyiz edilmemekle 21.7.2009 tarihinde kesinleştirilmiştir.
Bundan sonra, Adalet Müfettişliğince Ilgaz Adalet Dairelerindeki denetim sırasında söz konusu davanın TMK.nun 713/1. maddesi kapsamındaki dava türünden olması nedeniyle Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin yasal hasım olacağı ve bu kuruluşların davaya dahil edilmeksizin dolayısıyla verilen kararında bu kurumlara tebliğ edilmeksizin kesinleştirildiğinden HUMK.nun 429. maddesi gereğince mahalli mahkeme kararının kanun yararına bozulması için gerekli başvurunun yapılması talebiyle Ilgaz Cumhuriyet Başsavcılığına 24.3.2010 tarihinde yazı yazıldığı görülmüştür. Bunun üzerine, söz konusu dosya kanun yararına temyiz amacıyla Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmiştir. Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 29.4.2010 tarih 2059/13664 sayılı yazısı ile dosyanın yazı kapsamındaki işlemlerin ikmali için Ilgaz Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmıştır. Söz konusu yazısının incelemesinde: dahili davalılar ... ve ... adlarına çıkarılan tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılmasına rağmen söz konusu maddedeki düzenlenen usule riayet edilmediği dolayısıyla tebligatların usulsüz olduğu, bu kişilere yöntemine uygun tebligat yapılmadığından anılan hükmün henüz kesinleşmemiş olduğunun düşünüldüğü, davanın taraflarına süresi içerisinde temyiz yoluna gitmedikleri taktirde dosyanın kanun yararına temyiz incelemesine esas olmak üzere bakanlığa gönderilmesi gereğine işaret edilmiştir.
Bunun üzerine dahili davalı ... ve ... adlarına tebligatlar çıkarılmış, 23.7.2010 ve 24.6.2010 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Ne var ki, yasal hasım olarak gösterilmesi gerekirken davada taraf olmayan ve karar başlığında da yazılı bulunmayan Hazine ile Köy Tüzel kişiliğine de kararın tebliğ çıkarıldığı görülmüştür. Bilindiği üzere ve kural olarak hukukumuzda ve yasalarımızda dahili davalı olarak bir müessese söz konusu değildir. Dolayısıyla dahili dava yoluyla taraf teşkilinin sağlanması mümkün olamaz. Kaldı ki, eldeki davada, dava konusu yerin kadastro çalışmalarında ark yada boşluk olarak bırakılan tescil harici bir yer olduğu belirlendiğine göre mahkemece yasaya aykırı olarak komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlamaya çalışması usule, uygulamaya ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı, davanın başından itibaren karar tarihine kadar (karar tarihi dahil) hiçbir aşamada yasal hasım durumundaki Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliklerine husumet yöneltilmemiş olmakla idari makam niteliğindeki bir kurumun görüş olarak sunduğu yazıya dayanılarak Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine hüküm verildikten sonra tebligat çıkarılarak taraf teşkilinin sağlanmaya çalışılması kanuna uygun değildir.
Böyle bir kararın, ancak, Adalet Bakanlığı aracılığıyla kanun yararına temyiz edilmesi koşuluyla Yargıtay’ca incelenmesi olanaklıdır. Öte yandan, değinilen ve kesinleşen yerel mahkeme kararında Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği taraf olmadığı için söz konusu karar bu kuruluşlar aleyhine kesin hüküm oluşturmayacaktır. Bir başka anlatımla, Hazine yada Köy Tüzel Kişiliğinin söz konusu kararla oluşturulan tapu kaydının iptali için her zaman dava açma hak ve yetkileri bulunmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, yasal hasım olması gerekirken, davanın hiçbir aşamasında husumet yöneltilmeyen Hazine temsilcisi tarafından yapılan temyiz itirazları somut olaya özgü olarak taraf ve sıfat yokluğu nedeniyle reddi gerekmektedir. Sonuç olarak, Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE, 21.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.