15. Hukuk Dairesi 2018/575 E. , 2018/2616 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş davalı-karşı davacı birleşen dosya davalısı vekili tarafından duruşmalı istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, karşı dava ve birleşen dava Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nden kaynaklanmakta olup asıl ve birleşen davada binadaki ısıtma sistemlerinin yapılması için her bir davacıdan sözleşmeye aykırı ve haksız olarak tahsil edilen miktarlar ile eksik ve ayıplı yapılan işler nedeniyle alacak istemine, karşı dava ise fazladan yapılan işlerin bedeli nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl, birleşen ve karşı davanın kısmen kabulüne, dair verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki Düzenleme Şeklinde Yapılmış Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi bulunmakta olup, uyuşmazlık sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nın 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
Yargıtay HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece tefhim edilen kısa kararın 1. bendinde 10.500,00 TL üzerinden açılan davanın kabulü ile bu miktarın tahsiline karar verildiği halde, aynı konuda gerekçeli kararda, her bir davacı için 10.500,00 TL üzerinden açılan asıl dava ve birleşen dosyadaki davanın kabulü ile bu miktarın tahsiline karar verilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar çelişkisi yaratılmıştır. Tefhim edilen karara göre bu konuda hükmedilen miktar tüm davacılar için 10.500,00 TL iken, gerekçeli kararda her bir davacı ibaresi eklenmek suretiyle 40.200,00 TL"ye hükmedilmiştir. Gerekçeli kararda çelişkinin varlığını da ortaya koyan nitelikte yapılan açıklamalar ile çelişkinin giderilmiş olduğundan söz edilemez.
1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedeni olup bozmadan
sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın, çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden sair yönleri incelenmeksizin kararın temyiz eden taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalı birleşen dosya davacısı ve davalı-karşı davacı birleşen dosya davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 21.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.