8. Hukuk Dairesi 2010/4394 E. , 2011/1556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Haymana Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.03.2010 gün ve 316/119 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, imar-ihya, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde sınırları gösterilen 2 parça taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, imar-ihya ve kazanma koşulları oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Köy yargılama oturumlarında temsil olunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne teknik bilirkişi raporunda A ile gösterilen 38792 m2 ve B harfiyle gösterilen 26766 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri uyarınca tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığı gibi hava fotoğraflarının tarihi imar-ihya ve zilyetlikle kazanma süresini belirlemekten uzaktır. Dava konusu taşınmaz bölümleri 1950 yılında yapılan kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yerlerdendir. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1950 yılından sonra dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1975 – 1986 ve ayrıca 1986-1990 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği mümkündür. Mahkemece, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için yeterli ve tarih olarak uygun hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece, B harfiyle gösterilen yerin çevresinde bulunan 166 parselin tespitine esas 06.12.1942 tarih 11 sayılı, 169 parselin dayanağı 18.10.1944 tarih 13 sayılı tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte eksiksiz olarak getirtilmesi, HUMK.nun 258 ve 259. maddeleri uyarınca yeniden taşınmaz başında keşif yapılarak uygulanması, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin, ne zaman kullanıma başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı tespiti, kamulaştırma haritaları kapsamında kalıp kalmadığı, çevre parsellerin dayanağı olan tapu kayıtlarının taşınmaz yönünü nasıl gösterdiği üzerinde durulması temyiz incelemesi sırasında gözönünde tutulmak üzere HUMK. nun 366. maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme Hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı; teknik bilirkişi raporunda, A harfiyle gösterilen taşınmazın sınırındaki 213 parselin kadastro tutanağına ekli krokide kuzey sınır şose olarak gösterilmiştir. Mahkemece şosenin hangi idare tarafından yapıldığının araştırılması varsa kamulaştırma harita ve belgeleri getirtilerek taşınmaz başında uygulanması ve TMK.nun 713/3. maddesi uyarınca husumetin ilgili idareye yöneltilmesi gerekir. Mahkemece yukarıda açıklanan araştırma ve incelemeler yapılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.