8. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/1154 Karar No: 2011/1541 Karar Tarihi: 21.03.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/1154 Esas 2011/1541 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2011/1154 E. , 2011/1541 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Yomra Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.11.2008 gün ve 46/188 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılardan ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, 214 ada 12 ve 215 ada 23 parsellerin taraflar adına müştereken tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların öncesinde tarafların ortak murisi Hüsnü Kaya"ya ait iken sağlığında taksimle taşınmazları müvekkiline verdiğini ve taksim tarihinden beri taşınmazların vekil edeninin zilyetliğinde bulunduğunu belirterek, davalılara ait hisselerin iptaliyle parsellerin müstakilen vekil edeni adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Davalı ..., davacının davasında haklı olduğunu ve davayı aynen kabul ettiğini beyan etmiştir. Davalı ..., davaya bir diyeceği olmadığını beyan etmiştir. Davalı ..., dava konusu taşınmazları babaları Hüsnü"nün 1980 yıllarında bütün kardeşler arasında eşit şekilde paylaştırdığını, kadastro tespitlerinin doğru olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi Hüsnü"nün sağlığında taksimi sonucunda davacıya kaldığı, taksim tarihinden beri zilyetliğin davacıda olduğu ve davacının taksim iddiasını kanıtladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava konusu 214 ada 12 ve 215 ada 23 parsellere ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarından; 15.05.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında, senetsizden, "Fındık Bahçesi" niteliğiyle davacı ile davalılar ... ve Halil İbrahim Kaya adına 1/3"er hisseyle paylı mülkiyet şeklinde tespit ve tescil edildikleri anlaşılmaktadır. Mahallinde 13.11.2008 tarihinde yapılan keşif sırasında, bir yerel bilirkişi ve davacının iki tanığının beyanlarıyla davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Zilyetlik ve tasarruf biçimi maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Sadece bir yerel bilirkişi ve davacının iki tanığının beyanıyla davanın kanıtlandığı kabul edilmiş ise de, davalı ..."nın süresinde bildirdiği ve dinletmekten de vazgeçmediği tanıkları Ali Tuna, Salim Aktürk, Hüseyin Aktürk ve Temel Çelik"in dinlenmemesi usul ve kanuna aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş; HUMK.nun 258 ve 259.maddesi hükmü uyarınca; yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının usulüne uygun davetiye ile çağrılması, dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak dava konusu yerlerin kime ait olduğu, miras bırakan Hüsnü tarafından sağlığında taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise kime düştüğü ve taksim tarihi ile hangi tarihten beri kimlerin zilyetliğinde olduğu hususlarının kendilerinden açık ve ayrıntılı bir şekilde sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında aykırılık çıktığı taktirde aynı kanunun 265.maddesi hükmü nazara alınarak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra elde edilecek kanıtlara göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün dava konusu taşınmazlarda davalı ..."in 1/3 müşterek payı yönünden açıklanan nedenlerle ve HUMK. nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 89,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 21.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.