Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/13109
Karar No: 2013/15494
Karar Tarihi: 08.11.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/13109 Esas 2013/15494 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/13109 E.  ,  2013/15494 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL VEYA TENKİS

    Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil veya tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.11.2013 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’in çekişme konusu 1238 ada 123 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümü intifa hakkını üzerinde bırakarak 17.11.2000 tarihli akitle satış suretiyle ilk eşinden olma oğlu davalıya temlik ettiği, daha sonra taşınmazdaki binanın yıkılarak yeni bir bina yapıldığı, bu sefer 3108 ada 123 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, murisin dava konusu taşınmazın davalıya temlikinden sonra 24.09.2001 tarihinde noterde verdiği ifade beyanında; dava konusu edilen daireyi oğlu ...’e bedelsiz hibe ettiğini, para almadığını, devrin esasının satış değil, bağış olduğunu, ölümünden sonra diğer mirasçıları olan çocukları ... ve ...’in mirasından mahfuz hisselerini kazanmalarını istediğini belirttiği, yine 27.09.2010 tarihinde noterde düzenlediği vasiyetnamesinde ise, aynı şekilde 1 nolu daire satışının bedelsiz olduğunu, devir karşılığında bir ücret almadığını açıkladıktan sonra ölümü halinde taşınmazdan mirasçıları eşi Ruzana ve çocukları ... ’ın miras paylarını almalarını istediğini açıkladığı görülmektedir.
    Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların dayanağını 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. Anılan kararla kabul edilen ilke ve sonuç şudur; miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış akdinin muvazaalı, gizli bağış sözleşmesinin ise yasada öngörülen biçim koşulunu taşımadığını ileri sürerek dava açabilirler. ./..
    Öte yandan, mirasçılık miras bırakanın ölüm tarihine göre belirlenir. Miras bırakanın terekesi, bütün mal varlığı, alacak ve borçları ile bir bütün olup, ölüm tarihindeki mirasçıları terekeye ortaktır. Miras bırakanın ölüm tarihinde mirasçılık sıfatını taşıyan herkesin aslında kendisinin de ortak olduğu terekeye dahil iken, muvazaalı olması nedeniyle geçersiz bir sözleşme ile şeklen bir başkasına devredilen taşınmazın tapusunun iptali için dava açmakta hem hukuki yararı hem de hakkı vardır. Miras bırakanın ölüm tarihinde (terekenin açılış tarihinde) mirasçı olan bir kişinin ortağı bulunduğu terekeye dahil iken geçersiz bir sözleşmeyle başka biri üzerine yazılan bir taşınmaz hakkında dava açması kadar yasal ve doğal bir hak düşünülemez.
    Her ne kadar, muvazaalı sözleşme yapıldığı sırada miras bırakanın sözleşme dışında kalan bir mirasçısının bulunmaması halinde mirasçıdan mal kaçırma kastının varlığından söz edilemezse de, başka bir mirasçının veya mirasçılarının bulunması mal kaçırma kastını oluşturacağından muvazaalı sözleşmenin yapıldığı tarihte mirasçı olmayan, ancak sonradan mirasçılık hakkını kazanan herkesin muris muvazaasına dayanarak sözleşmenin geçersizliğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açabilme hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Kuşkusuz başka bir mirasçının muvazaa nedeniyle açtığı iptal ve tescil davası sonunda, miras bırakan adına döndürülen taşınmazdan, sözleşme tarihinde mirasçı olmayıp da, miras bırakanın ölüm tarihinde mirasçılık sıfatını kazanan kişi pay alabilmektedir. Başka bir mirasçının açtığı dava sonunda terekeye döndürülen bir taşınmazdan pay alan kişiye muvazaalı sözleşmenin yapıldığı sırada mirasçı bulunmadığından, daha sonra mirasçılık sıfatını kazandığından söz edilerek dava açma hakkı tanınmaması bu yöndeki uygulamaya, muvazaa kurallarına ve Medeni Kanununun mirasçılığa ilişkin buyurucu nitelikteki hükümlerine ters düşer. Nitekim aynı husus, Hukuk Genel Kurulunun 25.09.1996 tarihli, 1996/1-440 esas, 638 karar sayılı kararında da kabul edilmiştir.
    Öyleyse, dava konusu taşınmazın temlik tarihinde mirasçılık sıfatı bulunmayan, ancak murisin ölüm tarihinde mirasçı olan davacının da dava açabileceğinin kabulü gerektiği açıktır. Aksi yöndeki mahkeme kararının doğru olduğu söylenemez.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarihli 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706., Borçlar Kanununun 213. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 237.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; davacının miras bırakan ...’in 08.01.2009 tarihinde evlendiği ikinci eşi, davalının ise ilk eşinden olma oğlu bulunduğu, emekli başkomiser olup, maaşı ve kira geliri bulunan murisin satış ihtiyacının olmadığı, yukarıda açıklandığı şekilde miras bırakanın noterde verdiği beyan ve düzenlediği vasiyetname ile çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin bedelsiz olduğu açıktır.
    Öyleyse, değinilen bu olgular, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğine miras bırakan ...’in dava konusu olan bağımsız bölümü temlikteki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 08.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi