20. Hukuk Dairesi 2014/6751 E. , 2014/9435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Giresun Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2014
NUMARASI : 2012/83-2014/15
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve davalılardan O.. B.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi vekili tarafından (kapatılan) Keşap Kadastro Mahkemesine sunulan dava dilekçesinde özetle; G. İli, K. İlçesi, D.Köyü kadastro çalışma alanı içinde bulunan beş parça 2/B parseline 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucunun 02/09/2010 tarihinde askı ilânına çıkarılmış olduğunu, askı ilânına çıkarılan parsellerden (V) nolu 2/B parselinin 1973 tarihli hava fotoğraflarında çalılık ve ağaçlık olarak göründüğünü, arazi üzerinde yapılan incelemelerde de parsel üzerinde düzensiz bir biçimde 15-20 yaşlarında fındık ocaklarının ve karayemişlerin bulunduğunu, ayrıca yakın zamanlarda kesilmiş kestane ve kızılağaç köklerinin olduğunun tespit edildiğini, bu itibarla (V) nolu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının yaşı ve yakın zamanda kesilmiş kestane ve kızılağaçların varlığı birlikte değerlendirildiğinde Kanunun orman sınırları dışına çıkarılma konusunda aradığı şartları taşımadığını ileri sürerek, Keşap İlçesi Demirci Köyü"nde bulunan ve Orman Kanunu"nun 2/B maddesi uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan (V) nolu parsele ilişkin orman sınırları dışına çıkartılma işleminin iptali ile dava konusu parselin orman vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu 2/B parselinin, 1978 baskılı memleket haritası üzerinde yeşil renkle boyalı meyvelik rumuzu ile tarım arazisi olarak gösterilmesi ve 1972 uçuşlu hava fotoğraflarına göre dava konusu (PV) nolu parselin tarım alanı olduğunun tesbit edilmesi, taşınmaz üzerindeki ortalama 30-40 yaşlarındaki fındık ocakları dikkate alındığında 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği ve 2/B madde koşullarını taşıyan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından esasa yönelik olarak, davalı O.. B.. tarafından yapılan kanunî değişiklikten dolayı taraf sıfatları kalmadığından bahisle temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre yapılarak 2007 yılında kesinleşmiş, daha sonra 02.09.2010 tarihinde ilân edilen 2/B uygulaması ise açılan dava nedeni ile kesinleşmemiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği ve 2/B madde koşullarını taşıyan yerlerden olduğu gerekçesi ile davacı Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmişse de, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporu dava konusu taşınmazın 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybedip kaybetmediği ve 2/B madde koşullarını taşıyıp taşımadığı hususlarında yeterli bilgi içermemektedir. Dava konusu taşınmaz, 4726,32 m2 büyüklüğünde olup taşınmazın dört tarafının da eylemli biçimde orman olma özelliğini devam ettiren kestane kayın ve gürgen ağaçları ile kaplı 101 ada 1 nolu (2/B uygulamaları sonucu yapılan ifraz sonrası .. ada 198 nolu-70 he 0693,90 m2) orman parseli ile çevrili olduğu orman bilirkişi raporunda belirtildiği halde, dava konusu taşınmazın 2/B uygulamasına konu edilmesi durumunda orman bütünlüğünün bozulup bozulmayacağı raporda değerlendirilmemiştir.
6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesi ile (bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkartılacağı) hükmünden, doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybının anlaşılması gerektiği, her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, bina ya da eklentilerini inşa etmesi, erozyona sebep olacak biçimde araziyi teraslaması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi veya 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince hiçbir zaman kişiler adına tapuya tescil edilemeyecek ve özel mülk olamayacak orman içi açıklığı niteliğinde olan yerlerin kanun maddesinde anlatılan bilim ve fen bakımından nitelik kaybı olmayıp, zorla ve ormanın tahribi sonucu niteliğinin kaybettirildiği yerler olduğunun kabulü gerekir. Zira, zikredilen eylemler toprak erozyonu, ormanların ortadan kalkması, doğanın ve çevrenin bozulup yok olması sonuçlarını doğurur.
Kanunda tanımlanan (…bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme…) kavramında bu tür olaylar amaçlanmamıştır. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin başka türlü yorumu, ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribine ve yok edilmesine izin verildiği sonucuna ulaştırır ki, bu durum, Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olur. Suç teşkil edecek eylemlerle ve zorlama yolu ile ormanların niteliğinin kaybettirilmesi kanunlarla korunamaz.
O halde; uzman orman bilirkişisinin, 6831 sayılı Kanunun 2/4. maddesinde sayılan yerlerde 2/B madde uygulamasının yapılamayacağını gözönünde bulundurarak, yukarıda anlatılan eylemler sonucu ormanların yok edilmesinin ve baştan beri 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde anılan orman içi açıklığı niteliğinde olan veya sonradan bu hale gelen yerlerin bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetme olarak kabul edilemeyeceğini gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmazın orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkinlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmaz üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği gibi koşulları birlikte değerlendirip, dava konusu taşınmazın hangi doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybettiğini inceleyerek bu olguları tartışması ve taşınmazın hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını, nitelik kaybetmemişse bunu da açıkça ve gerekçeli olarak raporunda açıklaması gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi ve davalı Bakanlığın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.