20. Hukuk Dairesi 2014/7214 E. , 2014/9420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Simav Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2008/493-2014/390
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği 10/04/2008 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; yörede yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında müvekkiline babasında kalma tapunun 22/07/1943 tarih 103 sıra nolu ve 14/03/1951 tarih 43 sıra nolu tapu kayıtları kapsamında kalan yaklaşık on dönüm miktarındaki taşınmazının.. ada .. sayılı orman parseli içinde bırakıldığını ileri sürerek, söz konusu taşınmazın on dönümlük kısmının tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 10 yıllık süre içinde tapu kaydı ve zilyetliğe dayalı olarak açılan, orman kadastrosuna itiraz ile birlikte tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp, 14/03/2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dava, tapu kaydına dayalı olarak orman tahdidine itiraz ile birlikte tapu iptali istemine ilişkin olup, her ne kadar mahkemece; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı sorulmamış, orijinal kadastro paftası dosyaya getirtilmemiştir. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda tahdite ilişkin aplikasyon ve uygulama yapılmamıştır. Davacı, tapu kaydına dayalı olarak dava açtığına göre,davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları tüm tedavülleri ve revizyon kayıtları ile birlikte getirtilip, taşınmazın dayanak tapu kapsamında kalıp kalmadığı tam olarak belirlenmediği gibi, orman tahditinin iptali niteliğinde olan bu davada eski ve yeni hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı saptanmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; davacının dayandığı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ve varsa krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, revizyon görmemiş ise neden revizyon görmediği, komşu parsel tutanak ve dayanakları, kesinleşen tahdite ilişkin işe başlama,çalışma ve askı ilân tutanakları ile dava konusu taşınmazı gösterir orijinal tahdit haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi veya bir tapu fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; dayanak tapu kayıtları yöntemince zemine uygulanıp dava konusu taşınmaza uyup uymadığı belirlenmeli,tapu kayıtlarının mahalline uyduğu saptandığı takdirde, çekişmeli taşınmazın orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapu kaydı şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülerek, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının talep halinde yatırana iadesine 12/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.