18. Ceza Dairesi 2018/4629 E. , 2019/2170 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ... hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/06/2017 tarihli ve 2017/167 esas, 2017/469 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, İzmir Barosunda kayıtlı avukat olan sanığın, davacı vekili sıfatıyla takip ettiği Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2014/753 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmesi üzerine dava dosyasına sunduğu 09/10/2015 havale tarihli temyiz dilekçesinde "...hakim beyin dosyayı okumadan çıktığı, dersine çalışmadığı belli olmuş idi, zira dosyayı okumuş olsaydı tanık ifadesindeki çelişkiyi gidermesi gerektiğini normal bir hukuk zekası ile anlayabilirdi. Bırakın hukukçu olmayı sıradan cahil bir insan bile davacıya nafaka bağlanması gerektiğini takdir ederdi. Hakim sıfatı ile çıkan birinin bu maddeyi bilmemesi garabettir. Sıradan bir insan normal zeka ve mantıkla müvekkilimin nafakaya hak kazanmasına karar verirdi. Hakimin bu maddeyi yok sayması bence kasti bir tavırdır..." şeklinde bir kısım ifadelerle hakarette bulunduğu, mevcut delillerin son soruşturmanın açılması için yeterli olduğu, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin de son soruşturma aşamasında davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Olay:
Şüpheli ...’nın İzmir Barosuna kayıtlı avukat olduğu, Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2014/753 esas, 2015/998 karar sayılı dosyası kapsamında taraf vekili olarak görev yaptığı, verilen hükmü temyiz ettiği dilekçe içeriğinde görevli hakime hakaret ettiği iddiası ile yapılan ihbar üzerine yasal aşamalardan sonra İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesince son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, bu kararın 08/09/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirildiği ve bu karar nedeniyle kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Hukuksal Değerlendirme:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58/1. maddesinde; “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.” Aynı Kanun’un 59. maddesinde ise; “58. maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenleyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir…. Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır...” hükümleri yer almaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 60/1. maddesinde; “59. maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet Savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabilir. “ hükmünün yer aldığı görülmektedir.
Yukarıda yer verilen kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı yapılacak soruşturmalarda genel usulden farklı olarak özel düzenlemeler getirmiştir. Buna göre; kovuşturma izni üzerine düzenlenen iddianameyi inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, dosyadaki delilleri değerlendirerek son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verecektir. Bu düzenleme isnad edilen suçla ilgili yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte delil bulunup bulunmadığının belirlenmesi hususunda mahkemenin takdir yetkisinin olduğunu göstermektedir. Elbetteki bu takdir yetkisi keyfiyetten ari olup dosya içeriğindeki bilgi belge ve sair delillerin takdiri sonucunda ulaşılacak bir durumdur.
Dosyaya yansıyan olayda ise, sanık hakkında İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/06/2017 tarih, 2017/167 esas, 2017/469 sayılı kararı ile son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, ancak, bu kararın 1163 sayılı Kanun’un 60/1. maddesi gereğince itiraz hakkının kullanılıp kullanılmayacağına karar verilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına tebliğ edilmesi gerektiği, dosyanın incelenmesinde bu kararın tebliğ edildiğine ilişkin belge bulunmadığı, buna rağmen kararın sanığa tebliğ edildikten sonra kesinleştirildiği, dolayısı ile kesinleştirme işleminin hukuka aykırı olduğu ve henüz kanun yararına bozma yoluna konu edilemeyeceği anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
III- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma yoluna konu edilebilecek kesinleşmiş bir karar bulunmadığı anlaşıldığından, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 04/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.