6. Ceza Dairesi 2016/4765 E. , 2019/876 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Hükmün açıklanması; mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29/09/2010 gün ve 2010/255 Esas, 2010/234 Karar sayılı ilamı ile, sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK’nin 149/1-a-c, 35/1-2, 31/3, 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verilip, 3 yıl denetim süresi öngörülmek suretiyle, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan karara itiraz edilmemesi üzerine 07/10/2010 tarihinde kesinleştiği,
Rize 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/654 Esas sayılı dava dosyasından yapılan ihbar üzerine, sanığın deneme süresi içinde suç işlediği anlaşılıp, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava dosyasının yeniden ele alındığı, duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 27/04/2016 gün ve 2016/88 Esas, 2016/88 Karar sayılı karar ile, açıklanması geri bırakılan 29/09/2010 günlü hükmün açıklandığı, sanık ... savunmanının anılan karara karşı temyiz davası açtığı anlaşılmış olup,
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 01/03/2016 tarih, 2015/3-599 Esas, 2016/99 Karar sayılı ilamında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zamanaşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağı tartışılmıştır. Anılan kararda, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar" hükmüne yer verilmiştir.
Suç tarihinde 15-18 yaş aralığında bulunan sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a-c, 35/1-2, 31/3. maddelerindeki ceza için, aynı Kanun"un 66. maddesinde 15 yıllık süre belirlendiği, TCK"nin 66. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise 15-18 yaş grubunda bulunan sanık için bu sürenin 2/3"sinin geçmesiyle kamu davasının düşeceği öngörülmüştür. Yine aynı Kanunun 67. maddesinin son fıkrasında dava zamanaşımının yasada tahdidi olarak öngörülen sebeplerle kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı öngörülmüştür. Buna göre sanığın eylemlerine uyan atılı suçların olağan zamanaşımı süresi 10 yıl olup, olağanüstü halde kesintili zamanaşımı süresi 15 yıl olacaktır.
Somut olayımızda; nitelikli yağma suçunun zamanaşımı süresi TCK"nin 66. maddesinde 15 yıl olarak öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrasına göre 15-18 yaş grubunda olan sanık ... hakkında zamanaşımı süresi, bu sürenin 2/3"si olan 10 yıl olup, olağanüstü hallerde yarısına kadar, yani 15 yıla kadar uzayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yukarıda anılan kararı ışığında; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 07/10/2010 tarihi ile sanığın ikinci suçu işlediği tarih olan 06/08/2012 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin 1 yıl 10 ay süreyle durduğunun kabulü gerektiğinden, bu sürenin olağanüstü zamanaşımı süresine eklenmesi halinde, sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasında olağanüstü zamanaşımı süresinin 27/12/2018 tarihinde, inceleme tarihinden önce dolmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 18/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.