2. Hukuk Dairesi 2014/8244 E. , 2014/14964 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı boşanma protokolünde yer alan 143 ada 7 parselde kayıtlı 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali olmaz ise, şimdilik 40.000 TL bedelin faiziyle tahsilini talep etmiştir. Dava konusu gayrimenkul 19.04.2013 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satılmıştır. Davacı 11.02.2014 tarihinde talebini ıslah ederek taşınmazın bedeli olarak 68.491 TL"nin faiziyle tahsilini istemiş; mahkemece talep kabul edilerek 68.491 TL"nin dava tarihinden faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Dava dilekçesinde belirtilen miktar olan 40.000 TL"nin dava tarihinden bakiyesinin ise ıslah tarihinden itibaren faiziyle hüküm altına alınması gerekirken bedelin tamamının dava tarihinden faiziyle tahsiline karar vermek doğru değil ise de, bu yön yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın 1. bendinde yer alan "68.491 TL"nin dava tarihi olan 13.05.2013 tarihinden" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, yerine "40.000 TL"nin dava tarihi olan 13.05.2013, bakiyesi 28.491 TL"nin ise ıslah tarihi 11.02.2014 tarihinden" cümlesinin eklenmesine, hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle temyize konu sair yönlerin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.30.06.2014 (Pzt)
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasında düzenlenen, boşanma kararıyla da tasdik edilen 20.11.2012 tarihli protokolde; davalı, “ kat mülkiyeti kütüğünde kendi adına kayıtlı olan (2) bağımsız bölüm numaralı mesken niteliğindeki taşınmazı, müşterek çocukları adına devir ve temlik etmeyi; bu konutun finansmanı için kullanılan konut kredisinin geri kalan taksitlerini ödemeyi” kabul ve taahhüt etmiş; konutta davacı ve çocukların oturacakları kararlaştırılmıştır. Boşanma kararı 14.12.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
....
Boşanma protokolüne konulan bu hüküm; “üçüncü kişi yararına edim yükümlülüğü” (6098 s. TBK. m. 129/l) niteliğinde olup, geçerlidir. Bu edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini sözleşmeyi yapan isteyebileceği gibi, üçüncü kişi veya bunların halefleri de isteyebilir. Dava, çocuklar adına (çocuklara velayeten) anneleri tarafından 13.05.2013 tarihinde açılmıştır. Çocuklara devir ve temliki taahhüt edilen taşınmazın, davadan önce 19.04.2013 tarihinde davalı (borçlu) tarafından üçüncü kişiye satıldığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile, gayrimenkulün mülkiyetinin çocuklara geçirilmesine olanak kalmamış olup, bu husus davadan önce bellidir. Bu durumda; davalının borcu, taşınmaz yerine kaim olan bedeldir. Davacı, taşınmazın davalı tarafından üçüncü kişiye devredildiğini bilmediği için davayı “iptal ve tescil, olmadığı takdirde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinden şimdilik 40.000 lira bedelin yasal faiziyle tahsili” şeklinde açmıştır. Başka bir ifade ile, alacağın bir kısmı dava edilmiştir. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi kendisinden beklenemeyecek veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir (HMK m. 107/1). Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı dava yoluyla ileri sürülebilir (HMK md. 109/1) ise de; miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belli ise kısmi dava açılamaz. (HMK. m, 109/2) Davacı, taşınmazın dava tarihindeki değerini kolaylıkla belirleme imkanına sahiptir. Bu miktar, karşı tarafın vereceği bilgiye ve tahkikata ihtiyaç olmaksızın belirlenebileceğine göre, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı yoktur. Islah, alacağın belirsiz olması ve kısmi dava açılabilen hallerde, dava edilmeyen kısmın istenmesine imkan verir. Kısmi dava açılamayan hallerde, alacağın dava edilmeyen kısmının ıslahla istenmesi usulen mümkün değildir. Bu bakımdan, davacının kısmı dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından dava usulden reddedilmelidir. (HMK md. 115/2) Bu husus nazara alınmadan işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır. Bu sebeple sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.
....