20. Hukuk Dairesi 2014/6183 E. , 2014/9404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen), geçici 8. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında ... Köyü, ... ada ... ve ... parsel sayılı sırasıyla 8658,77 m2 ve 12629,53 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tarla niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların öncesi orman iken, 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığını, ancak, taşınmazların tahdit dışında bırakılma tarihi ile kadastro tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığını ileri sürerek, davalı adına yapılan tesbitin iptali ile taşınmazların Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, yargılama aşamasında ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra, davanın kabulüne; dava konusu ... ada ... ve ... sayılı parsellerin kadastro tesbitinin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davalı tarafından temyizi üzerine, hüküm Yagıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.11.2013 tarih ve 2013/8896 E. - 2013/10233 K sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen zilyetlik süresinin 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen 20 yılı bulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8 - 964 - 751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 - 183 - 187, 2004/8 - 15 - 7, 2004/8 - 242 - 292 ve 20. Hukuk Dairesinin 2008/20 - 214 - 241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılarak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu
nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar ve ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür. Somut olayda; 19.3.2012 tarihli keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazların, 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tesbit harici bırakılan yerlerden olduğu ve kesinleşen orman tahdidine göre orman sınırları dışında bırakıldığı belirlenmesine karşın, öncesi itibariyle orman olup olmadığı, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarından yararlanmak sureti ile belirlenmediği gibi, orman içi açıklık olup olmadığı da irdelenmemiş, dairenin iade kararı üzerine alınan ek raporda eski tarihli memlekt haritaları ve hava fotoğraflarında taşınmazların kısmen açık alanda kaldığı"na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulü ile 119 ada 7 ve 8 nolu parsellerin 11.03.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısımlarının tespitteki vasıflarıyla tespit maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, (B), (B1) ve (B2) ile gösterilen kısımların tespitteki vasıflarıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından taşınmazların (A) harfi ile gösterilen kısmlarına yönelik temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1957 tarihinde 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazlar, ormanlık alan olarak tesbit harici bırakılmış, tesbit tarihinden önce 22.05.1991 tarihinde ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışmalarında da orman sınırları dışında bırakılmıştır. Ayrıca, 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı KHK gereğince yapılan yenileme çalışmaları 21.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların temyize konu (A) bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 12/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.