17. Hukuk Dairesi 2015/3029 E. , 2015/6954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu vince çarptığını, sigortalı tarafından müvekkiline açılan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/96 Esas ve 2008/102 Karar sayılı davası neticesinde 20.000,00 TL ödemelerine hükmedildiğini, hükme istinaden hasar bedeli olarak sigortalıya 35.278,00 TL ödendiğini, bu davada alınan bilirkişi raporunda davalıların % 25 kusurlu bulunduğunu, ödenen hasar bedelinin kusur oranında rücu edilmesi amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilleri davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma ilamanı uyularak iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile davalıların itirazlarının iptaliyle takibin devamına, asıl alacağın %40"ı oranında hesaplanan 3.527,60 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta ettirene ödeme yapan sigorta şirketi halefi olarak zarar görenlerden ödediği tazminatı rücuen tahsilini talep edebilir. Rücu edilebilecek tazminat tutarı sigortalıya ödenen miktar olmayıp ancak zarar görenin gerçek zararı kadardır. Yine rücu edilebilecek tazminat miktarı tayin edilirken zarara sebep olanın kusuru da nazara alınmalıdır. Bu nedenle yargılama yapılırken mahkemece kusur ve zarar konusunda bilirkişi raporu alınmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, kusur oranının ve hasar miktarının belirlenmesi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Avukat bilirkişiden alınan raporlarda ise sigortalı araçta meydana gelen zarar irdelenmeyip icra dosyasında davacı tarafından yapılan ödemeler baz alınarak alacak ve faiz hesaplaması yapılmıştır. Mahkemece anılan bilirkişi raporu hükme esas alındığı için aynı mahkemenin 2007/96 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna eylemli olarak itibar edilerek davalıların % 25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, anılan dosya sigortalının davacı sigortacıya karşı açmış olduğu dava olup bu davada davalılar taraf değildir. Kaldı ki kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda anlatılan hukuksal veriler ışığında, davalının sorumlu olduğu gerçek zarar miktarının tespit edilebilmesi açısından kaza nedeniyle düzenlenen tüm belgeler ilgili yerlerden getirtilerek konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden tarafların itiraz ve savunmalarını karşılayacak biçimde denetime ve hüküm kurmaya elverişli kusur ve hasar konusunda bilirkişi raporu alındıktan sonra, davalının sorumlu olduğu gerçek zarar tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu kurulan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve davacıya geri verilmesine, 07.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.