20. Hukuk Dairesi 2014/5482 E. , 2014/9367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tunceli Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2014
NUMARASI : 2009/342-2014/22
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ç. Köyü .. ada .. parsel sayılı 7183,18 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu ve hak iddiasında bulanan R.. S.. ve müştereklerinin zilyetlik şartlarını oluşturmadığı belirtilerek, tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Asıl dosyada davacılar R.. S.. ve A.. B.. ile birleşen dosyada H.. U.. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla dava açmıştır.
Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla, davanın reddini talep etmiştir.
Yargılama sırasında Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine, katılan Orman Yönetiminin davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Karara dayanak alınan bilirkişi raporu, memleket haritası üzerinde çekişmeli taşınmaz el ile işaretlenmiş olması nedeniyle çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Ayrıca, hükme dayanak alınan ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın kuzey sınırında yaşları 30 olan dut ağaçlarının bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen, orman bilirkişi raporunda taşınmazın kuzey kısmında dağınık vaziyette orman ağacı bulunduğu bildirilmiş iki rapor arasında taşınmazın eylemli durumu hakkında çelişki oluşmuş, mahkemece, bu çelişki üzerinde durulmamıştır. Bunlardan ayrı orman bilirkişi raporu ekindeki uydu görüntüsünde çekişmeli taşınmaz olarak işaretlenen bölümün kuzeyinde çok az bir yer ağaçlık olarak görülmekte olup, orman bilirkişi raporu ile de uyumlu değildir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785, 5658 ve 6831 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar Devletleştirilmiş, Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli taşınmazın üzerindeki ağaçların cinsi, yaşları, dağılım ve kapalılık oranları tespit edilmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.