Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5228
Karar No: 2021/7878

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/5228 Esas 2021/7878 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/5228 E.  ,  2021/7878 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Afyonkarahisar 1. İş Mahkemesi

    Dava, yaşamlarını yitiren sigortalı eş ve baba üzerinden hak sahibi sıfatıyla çift ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından, davacının almakta olduğu yaşlılık aylığının iptal edildiğini ve yersiz ödeme çıkarıldığını, davacı tarafından yapılan itiraz üzerine davalı Kurum tarafından; Kurum denetmenlerince düzenlenen rapor sonucuna göre 2013/Ocak – 30.09.2016 tarihleri arası gelir tutarının 16 yaşından büyükler için asgari brüt tutarından yüksek olduğunun, bu dönemlere yönelik alınan aylıkların Kurum hatası olduğunun bildirildiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının borcu olsa dahi Kurum"un hatalı işlemi ve ihmali nedeniyle borcun bu zamana kadar tahsil yoluna gidilmemesinde Kurum"un hatalı olduğunu, denetmen raporuna davacıya tebliğ edilmediğini beyanla davalı Kurum işleminin iptali ile davacının davalı Kurum"a borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hem babasından hem de eşinden dolayı ölüm aylığı aldığını, davacının 2011 Kasım-Aralık, 2012 Ocak-Aralık dönemlerindeki gelirinin İş Kanunu"na göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen asgari ücret tutarının altında olduğunun, diğer dönemlerde ise İş Kanunu"na göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen brüt asgari ücret tutarının üstünde olduğunun Kurum denetmenince tespit edildiğini, gelir tutarının yüksek olduğu dönemlerde ödenen aylıklar için davacıya borç kaydı oluşturulduğunu, Kurum işleminin yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince; "Davanın Kabulü ile; davacının davaya konu Afyonkarahisar Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü"nün 27.03.2018 tarih, 4040006 sayılı borç bildirim belgesinde belirtilen 18.151,80 TL"den sorumlu olmadığının, borçlu olmadığının tespitine, aykırı kurum işleminin iptaline ” şeklinde karar verilmiştir.
    İSTİNAF:
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olması sebebiyle mahkemece verilen karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    B- BAM KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesince “Hakkında istinaf başvurusunda bulunulan ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b.2 maddesi gereğince gerekçe yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına,
    I-Davanın Kabulü ile;
    1) Davacının, davaya konu Afyonkarahisar Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü"nün 27.03.2018 tarih ve 4040006 sayılı borç bildirim belgesinde belirtilen 18.151,80 TL"den sorumlu olmadığının, borçlu olmadığının tespitine, aykırı kurum işleminin iptaline,” karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili tarafından, davacı ...’in 2011 Kasım, Aralık, 2012 Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık dönemlerindeki gelirinin İş Kanununa göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen brüt asgari ücret tutarının altında olduğu, diğer dönemlerde ise İş Kanununa göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen brüt asgari ücret tutarının üzerinde olduğunun, kurum denetmenlerince tespit edildiği, gelir tutarının yüksek olduğu bu dönemlerde ödenen aylıklar için davacıya borç kaydı oluşturulduğu, davacıya borç kaydı oluşturmaya ve diğer işlemlere yönelik kurum işlemlerinin yasaya uygun olduğu yukarıda açıklanan nedenlerle de davanın reddi gerekitği belrtilerek kurum temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı eşi 4/1-a sigortalısı ..."in 21.10.2008 tarihinde vefat ettiği, 08.06.2012 tarihli tahsis başvurusu üzerine davacıya 27.06.2012 tarihinden geçerli olmak üzere ölüm aylığı bağlandığı, davacının Bağ-Kur sigortalısı babası..."in 06.07.1994 tarihinde vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı bağlanması için 16.12.2010 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacıya 27.01.2011 tarihinden geçerli olmak üzere aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren, “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
    Eldeki davada ise davacının babadan dolayı hak sahipliği sıfatı, 01.10.2008 tarihi sonrası, 21/10/2011 tarihinde kocanın ölümüyle kazanıldığından hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükteki mevzuat gereği, özellikle 5510 sayılı Yasanın 54. maddesi kapsamında irdeleme yapılmak suretiyle davacı hakkında hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihe göre uygulanması gereken yasal mevzuat irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, Üye ... ve ..."ın muhalefetlerine karşı, Başkan ... ile Üyeler ... ve ..."ın oyları ve oyçokluğuyla, 09/06/2021 gününde karar verildi.
    KARŞI OY
    Yargılamaya konu somut uyuşmazlık davacının eşinin ölümü nedeniyle 4/1-a kapsamında aldığı ölüm aylığı yanında, 4/1-b kapsamında olan babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin bozma yönündeki çoğunluk görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılamamaktayız.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan mevzuat incelendiğinde;
    4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
    Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
    4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3"e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır.
    Kurumun bu yasal değişikliklerinin kız çocukları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına da ölüm aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
    Sosyal Güvenlik Kurumu 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ölüm aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434 ve babadan 1479 sayılı Yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
    Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.
    Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ölüm aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. Kız çocuklarına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
    Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ölüm aylıklarını, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ölüm aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
    Son olarak, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001- 01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
    Davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak SGK kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2016 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
    Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, Sosyal güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
    Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hakdüşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden önce ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
    Belirtilen gerekçelerle hükmün onanması gerektiğinden bozma yönündeki çoğunluk görüşüne katılamamaktayız.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi