4. Hukuk Dairesi 2020/2975 E. , 2020/4259 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/04/2011 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya eksiklik talebi üzerine ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin (Kapatılan 47. Asliye Ticaret Mahkemesi) 2011/43 esas - 2014/223 karar sayılı dosyasının gönderildiği anlaşıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davacılardan ...’ın eşi, ...’ın babası, diğer davacıların oğulları olan ...’ın, 25/11/2009 tarihinde sevk ve idaresindeki araç ile seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, trafik kazasına ilişkin olarak yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen olay yeri inceleme raporu ve emniyet kaza raporunda kazanın meydana geldiği yerde daha evvel oto korkuluk bulunduğunun, ancak yolda meydana gelen kayma nedeniyle yapılan yol çalışmaları sırasında 96 metrelik kısımda oto korkulukların söküldüğünün, yol yapım çalışmaları sonucunda da sökülen oto korkulukların yerine takılmadığının ve müteveffanın aracının da sökülen oto korkulukların olduğu bölümden uçuruma yuvarlandığının tespit edildiğini, kazanın meydana geldiği yolun davalının sorumluluğunda olduğunu, davalının yol yapım çalışmaları sırasında söktüğü oto korkulukları tekrar yerine takmadığını ve karayollarında kazaları önleyici tedbirleri almadığını, uyarıcı işaretlemeleri de yapmadığını, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu belirterek oluşan maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı vekili, tüm karayolları ağlarına oto korkuluk yapılmasının mümkün olmadığını, bu hususun hizmet kusuru olarak nitelendirilemeyeceğini ve oto korkuluk yapımının kazaları engellemediğini, önemli olanın sürücülerin trafik ve hız kurallarına uymaları olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarına itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu olaya ilişkin ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen kusur raporunda müteveffa sürücünün meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğu, sürücü dışında kusur izafe edilebilecek başkaca kişi ya da kurum olmadığı bildirilmiştir.
Davacılardan ... ve ... tarafından ...(Kapatılan) 47. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/43 esas sayılı dosyasında, eldeki davaya konu olan trafik kazası nedeniyle aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası ve kasko sigortasına dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine destekten yoksun kalma talebi ile maddi tazminat davası açıldığı, Asliye Ticaret Mahkemesince kusura yönelik alınan bilirkişi raporunda, müteveffa sürücü ...’ın mahal şartlarına göre süratli seyretmesinin ve aracın hakimiyetini kaybetmesinin kazanın ana nedeni olduğu, bu nedenle müteveffa sürücü ...’ın kazanın meydana gelmesinde asli derecede ve %75 oranında kusurlu olduğu, yolun işletilmesinden ve bakımından sorumlu olan kuruluşun ise özellikle yolun dolguda olduğu ve araçların şarampole yuvarlanma riskinin bulunduğu bölgelerde oto korkuluk yapması gerektiği, yolun işletilmesi ve bakımından sorumlu kuruluşun bu önlemleri almaması nedeniyle tali derecede ve %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, Asliye Ticaret Mahkemesince de anılan kusur raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Meydana gelen trafik kazasında müteveffa sürücünün kusuruna yönelik olarak temyiz incelemesine konu davada alınan bilirkişi raporunda ise yukarıda anılan ve Asliye Ticaret Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna da değinilerek; Asliye Ticaret Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporunda bilirkişi tarafından trafik kazasının meydana gelmesinde tarafların olaya etki ağırlıklarının irdelendiği, oysa yapılması gerekenin ölüm olayının meydana gelmesinde taraflara atfı kabil kusurun belirlenmesi olduğu, buna göre davacıların murisinin ölümünün önlenebilip önlenemeyeceği ve bunun önlenmesinde davalının hizmet kusurunun olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, kazanın meydana geldiği yerde 96 metrelik oto korkuluk boşluğu olmasaydı aracın dışa doğru savrulmasına rağmen korkuluklara çarparak yolun içinde kalacağı, dolayısıyla ölüm olayının meydana gelmesinin nedeninin aracın viraja hızlı girmesi olmadığı, oto korkuluk olmadığı için aracın yol dışı olması ve uçuruma yuvarlanması olduğu, aracın uçuruma yuvarlanmasında davalının oto korkuluk yapmamasının asli derecede etkili olduğu, bu nedenle davalının %75 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücü ...’ın ise aracı ile dikkatsiz seyretmesi nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş ve mahkemece de bu rapora itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ...(Kapatılan) 47. Asliye Ticaret Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu, olayın oluş biçimine daha uygundur. Zira trafik kazalarında irdelenmesi gereken trafik kazasının meydana gelmesinde tarafların olaya etkileri ve dolayısıyla sürüş kusurlarıdır. Dava konusu olayda davalının eylemi sürüş kusuru olarak nitelendirilemez. Şu durumda; dava konusu olayda davalının %25 oranında, müteveffa sürücünün ise %75 oranında kusurlu olduğu gözetilerek maddi ve manevi tazminat miktarının belirlenmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 09/12/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.