8. Hukuk Dairesi 2010/7079 E. , 2011/1431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
..., müdahil davacı ... ile Hazine ve Gökçehatipler Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne dair Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.07.2010 gün ve 255/612 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise müdahil davacı vekili ile davalı Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.03.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av. ..., müdahil davacı vekili Av. ... ve davalı Hazine vekili Av....geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., müdahil davacı ... ile Hazine ve Gökçehatipler köyü tüzel kişiliği aralarındaki tescil davasının reddine ilişkin karar davacı ve müdahil davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 17.3.2009 tarihli ilamı ile bozma sevk edilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı ve müdahil davacının davalarının kısmen kabulü ile tesbit dışı bırakıldığı anlaşılan dava konusu taşınmazın 9/16 payının davacı ..., 7/16 payının ise müdahil davacı ... adına tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından duruşma istemli, müdahil davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmiştir.
Davacı ... vekili, Havza-i Fahmiye sınırları içinde kaldığı için tapulama dışı bırakılan dava konusu 1583 parselin miras bırakan 1334 doğumlu ...’ın mülkiyet ve zilyetliğinde iken 1977-1978 yıllarında vekil edenine bağışlandığını ileri sürerek tescil isteğinde bulunmuştur. Harcını yatırmak suretiyle davaya katılan davacı ... vekili ise, vekil edeninin de aynı miras bırakanın mirasçısı olduğunu, miras bırakanın sağlığında taşınmazı fiilen üçe bölerek bir bölümünü kendi üzerinde tuttuğunu, bir bölümünü 5.9.1986 tarihli senetle vekil edenine, bir bölümünü ise eşi...’a bağışladığını, ...’nin de 15.8.2002 tarihli adi senetle vekil edenine sattığını ileri sürerek davacının davasının reddine, taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazda kazanmaya yeterli süreye ulaşan zilyetliğin bulunmadığını, Havza-i Fahmiye sınırları içinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazın davacının ve müdahil davacının murisi 1334 doğumlu Mustafa oğlu ...’ a ait olduğu, ...’ın ölümü ile bu taşınmazın mirasçılara intikal ettiği, mirasçılardan Mustafa’nın eşi ...’nin payını müdahil davacı ...’a diğer mirasçılar... ve ...’ın ise, paylarını davacı ...’a devrettikleri, davacı ve müdahil davacının zilyetliklerinin devam ettiği, taşınmazın 40 yıldan uzun süredir davacı ve müdahil davacının murisi ve eklemeli zilyetlikle davacı ve müdahil davacının zilyetliğinde ve fiili kullanımında olduğu, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın havza-i fahmiye sınırlarında kalması ve yasal zorunluluk nedeniyle tespit dışı bırakıldığı, taşınmazda yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporlarına göre taşınmazın orman veya herhangi bir kamu malı olmadığı, ziraat toprağı olduğu, davacının ve müdahil davacının zilyetliklerinin eklemeli zilyetlik ile yasal süreyi aştığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Dosya muhtevasına,dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine, taşınmazın miras bırakan Mustafa’dan kaldığı ve eklemeli zilyetlikle kazanma koşulları davacı ve müdahil davacı lehine gerçekleştiğine, davacı ...’in, kardeşleri ... ve ...’nın miras paylarını 1.7.2002, müdahil davacı ...’nın ise anneleri ...’nin miras payını 15.8.2002 tarihli senetlerle satın aldıkları, taraf teşkilinin bu durumda yerine getirildiği, taşınmazda gerek davacı ve gerekse müdahil davacının zilyetliklerinin devam ettiği anlaşıldığına,davacının miras bırakanı tarafından taşınmazın tamamının kendisine verildiği iddiası ispatlanamadığına, diğer mirasçıların miras haklarının senetlerle satın alınmış olmasının da bu durumu doğruladığına, müdahil davacı tarafça dosyada birbirine aykırı iki Adli Tıp Raporu olduğu iddia edilmekte ise de Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesinin 14.9.2005 tarihli raporunda davada dayanılmayan 1.9.1986 tarihli senetle ilgili değerlendirmede bulunularak bu senet altındaki imzanın miras bırakana ait olduğu, 25.12.2006 tarihli raporda ise davada dayanılan 5.9.1986 tarihli senetle ilgili değerlendirmelerde bulunularak bu senet altındaki imzanın miras bırakana ait olmadığı belirlendiğine, inceleme konusu senetlerin farklı olması sebebiyle aralarında bir çelişkinin olduğu düşünülemeyeceğine, bu durumda miras bırakana ait olmadığı anlaşılan imzayı içeren 5.9.1986 tarihli senede dayanarak hak talep edilemeyeceğine, dava tescil davası olup TMK’nun 713/3. maddesine göre Hazine ve köy tüzel kişiliği yasal hasım durumunda olduğundan davanın kabulü halinde dahi aleyhlerine harç ve yargılama giderleri yükletilemeyeceğine, mahkemece, bina değeri dikkate alınmadan arsa değeri üzerinden kabul edilen paylara göre harç ve yargılama giderlerinin davacı ile müdahil davacıya yükletilmiş olduğu belirlendiğine ve yerinde bulunduğuna göre davacı, müdahil davacı ile davalı Hazine vekillerinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümleri yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2.455,85 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına ve 361,00 TL peşin harcın da onama harcına mahsubu ile kalan 2.112,00 TL"nin de temyiz eden müdahil davacıdan alınmasına 15.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.