11. Hukuk Dairesi 2018/514 E. , 2019/373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18/09/2017 tarih ve 2012/259-2017/722 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 23,279 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun"la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalıya bir miktar para verdiğini, paranın istenmesine rağmen iade edilmediğini, davalı tarafın hukuka aykırı şekilde mevduat topladığını ve aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket yöneticilerinin ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, davalı şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını, diğer davalı ..."ın da şirket yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitini ve davalı tarafa verilen paradan kalan 9.569,09 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı ile davalı şirket arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri isteyemeyeceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahhüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, ancak taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, davalılar tarafından zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, SPK tarafından gönderilen yazı ve CD"lerde yer alan kayıtlarda davalı şirketlerin ortaklık yapısı ve davalı şirketlerin ortaklarından yaptıkları tahsilatları gösterdiği, SPK kayıtlarına göre davalının davacıdan 5.521,00 Euro tahsil ettiği, davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin mahsubu ile davacının davalıdan 5.515,00 Euro alacaklı olduğu, dava tarihi itibariyle bu miktarın TL karşılığının 9.375,50 TL olduğu, ayrıca davalı yöneticilerin MK’nın 50. maddesi ve TTK’nın 321/son maddesi gereğince de oluşan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, 9.375,50 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 480,33 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketten alınmasına, 16/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.