Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4110
Karar No: 2020/799
Karar Tarihi: 03.06.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/4110 Esas 2020/799 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi         2018/4110 E.  ,  2020/799 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ..., davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davacı ile davalı arasında yapılan 29.08.2012 tarihli sözleşmeden doğan edimlerin karşılıklı olarak 30.11.2013 tarihine kadar yerine getirildiğini, bu tarihten sonra davalının sözleşme hükümlerini yerine getirmekten kaçındığını, sözleşmenin uygulanmamasından dolayı davacının zarara uğradığını iddia ederek, davacının uğradığı müspet ve menfi zararın tazminini, sözleşmede kararlaştırılan günlük 500.-TL cezai şartın 30.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davayı şimdilik 10.000.-TL harca esas değer üzerinden açmış, 17.06.2016 tarihinde ıslahla 479.066,565.-TL’ye çıkarmış, cezai şart talebini davalının muvafakatiyle geri almıştır.
    Davalı asıl, dava dışı ... Tavukçuluk Taşımacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kesim yaptığını, bu şirketin sözleşme koşullarını değiştirerek, kesimden arta kalan atıkları kendisinin değerlendirmeye başladığını ve bu hususta dava dışı şirketle davalı arasında 27.11.2013 tarihli ek sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanması ile davacı ile yaptığı sözleşmenin davalı açısından konusuz kaldığını, sözleşmeden doğan edimi kusuru olmaksızın ifa edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, sözleşmeden doğan edimin yerine getirilmesinde davalı açısından kusursuz imkansızlık halinin söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/20060 esas, 2015/8348 karar sayılı ve 04.06.2015 tarihli ilamı ile "Davacı yan, 29.08.2012 tarihli sözleşme uyarınca davalının tavuk atıklarını kendisine vermeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmeden doğan alacak ve cezai şart alacaklarını istediğini talep etmiştir. Dava konusu sözleşmede davalı, kendi kesimhanesinde kesilen tavuk atıklarını davacıya vermeyi taahhüt etmiştir. Sözleşmede 3. kişinin fiilini taahhüt yoktur. Davalının bu tavuk atıklarını 3. kişinin kendisine bırakmadığını belirtmesi sözleşmenin ifa imkansızlığı halini göstermez. Somut olayda davalı tavuk atıklarını davacıya teslim etmemekte kusurludur, ayrıca dava açılmadan önce de davacı 03.12.2013 tarihinde ihtarname çekerek davalıyı temerrüde düşürmüştür. Mahkemece, karşılıklı edim yükleyen sözleşmede davalının edimini kusurlu olarak yerine getirmediği kabul edilerek, davacı alacakları yönünden tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kusursuz ifa imkansızlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, taraflar arasında imzalanan 29.08.2012 tarihli sözleşme ile, davalının, kendi kesimhanesinde günlük kesim olup da atıkların davacıya verilmemesi halinde davalı tarafından günlük 500.-TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme hükümlerinin 30.11.2013 tarihine kadar yerine getirildiği, davalı tarafın kendine ait iş yerinde fason kesim yaptığı, davalı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşme değişikliği nedeni ile atıkların dava dışı şirkete verilmek zorunda kalındığı, sözleşmenin yerine getirilememesinde davalının kusurunun bulunmadığı savunulmuş ise de, dava konusu sözleşmede davalı, kendi kesimhanesinde kesilen tavuk atıklarını davacıya vermeyi taahhüt etmiş olduğundan, davalının tavuk atıklarını davacıya teslim etmemekte kusurlu olduğu, davacının talebinin sözleşmenin haksız feshi sebebiyle müspet zararın tazminine yönelik olduğu, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile davacının, davalı tarafca sözleşmenin feshi üzerine aynı nitelik ve koşullarda bir işi ne kadar sürede temin edebilecekse ancak bu süre için müspet zarar isteminde bulunabileceği, mahkemece yapılan araştırmalara ve yazılan müzekkerelere rağmen davalının aynı nitelikte bir işi, aynı koşullarda ne kadar sürede temin edebilecek olduğunun bildirilmediği gibi, bilirkişiler tarafından da bu yönde bir tespit yapılamadığı, mahkemece sözleşmenin ifa yerindeki piyasa şartları ve yöredeki işletmeler dikkate alındığında bu sürenin 3 ay olarak tayin ve tespitinin hakkaniyete uygun olacağı değerlendirilmek ve bilirkişi raporlarındaki teknik veriler kullanılmak suretiyle mahkemece resen yapılan hesaplamaya göre, davacının müspet zararının 32.978,73 TL olduğu, davacının menfi zarar talebinden vazgeçtiği, davacının cezai şarta yönelik talebini geri aldığı, davalı da geri almaya muvafakat ettiğinden davacının cezai şarta yönelik davasının açılmamış sayılmasına, davacının müspet zarara yönelik davasının kısmen kabulü ile, 32.978,73 TL"nin 10.000,00 TL"sinin dava tarihinden, bakiye 22.978,73 TL"sinin ıslah tarihi olan 17.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı menfi zararı, müspet zararı ve cezai şart tazminatı değerlerini dava dilekçesinde toplam 10.000.-TL olarak göstermiş ve her bir kalemin kaç TL olduğunu belirtmemiştir. Davacıya talebi açıklattırılmadan dava dilekçesindeki 10.000 TL’nin tamamının müspet zarar sayılması doğru olmamıştır. Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce bozulmasından sonra davalı savunmasını ıslah etmiş, davacı ise menfi zarardan vazgeçtiğini ve müspet zararın da miktarını artırdığını belirterek dava dilekçesini ıslah etmiştir. Ayrıca cezai şart talebini davalının muvafakatı ile geri almıştır.
    Davacının, davalının muvafakatı ile cezai şart talebini geri almasında muhakeme hukukuna aykırılık bulunmasa da 06.05.2016 tarih 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından davalı ve davacının ıslahları geçerli olmayıp, yapılmamış sayılması gerekirken, mahkemece davacının ıslahının geçerli sayılması ve buna göre hüküm oluşturulması doğru olmamıştır.
    Ayrıca mahkeme birinci bilirkişiden 3 ayrı rapor almış, sonra başka bir bilirkişi kurulundan ikinci bir rapor almış ve daha sonra hakim tarafından, tarafların ancak gerekçeli karar yazıldığında görebilecekleri şekilde her bir bilirkişinin raporundan belirli bilimsel veriler kullanılarak, kendisi tarafından bir hesaplama yapılmak suretiyle davacının talep edebileceği müspet zarar saptanmıştır. Bu yöntem muhakeme hukukuna uygun olmamıştır.
    Mahkemece yapılması gereken iş; davacının bozmadan sonra ıslah dilekçesi ile menfi zarar talebinden feragat edildiği kabul edilerek davacı vekilince dava dilekçesinde 10.000.-TL olarak talep edilen alacağın ne kadarının cezai şart ve ne kadarının menfi zarar ve ne kadarının müspet zarar için talep edildiğinin sorulup açıklattırılarak saptanması, daha sonra mevcut bilirkişi raporlarındaki verileri değerlendirmesi ve mahkemece takdir edilen hususlar da belirtilerek görevlendirilecek bir bilirkişiden davacının müspet zararının hesaplandığı bir rapor alınması ve bu raporun taraf vekillerine tebliğ edilmesi ve taraf vekillerinin itirazları olursa, itirazları karşılayacak ek rapor alınmasından ibarettir. Böylece davacının talep edebileceği müspet zarar hesaplatıldıktan sonra davacının cezai şarta ilişkin davasını davalının muvafakatı ile geri alınmış olması nedeniyle, bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının menfi zararına ilişkin davasının feragat nedeniyle reddine, müspet zarar yönünden ise, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gözönüne alınarak sadece dava dilekçesi hakkında yaptırılan açıklamaya göre talep edilen müspet zararı geçemeyecek şekilde hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 2.540,00"ar TL duruşma vekalet ücretinin tarafların bir diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi