12. Ceza Dairesi Esas No: 2013/1389 Karar No: 2014/7406 Karar Tarihi: 25.03.2014
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/1389 Esas 2014/7406 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Nazilli 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan yargılanan sanık, alkollü bir şekilde araç kullanmasına rağmen beraat etmişti. Ancak, mahkemenin verdiği bu karar kanuna aykırı bulunarak, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildi. Yapılan incelemeler sonucunda, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarına göre alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün, alkol konsantrasyonu ne kadar olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından risk oluşturabileceği anlaşıldı. Bu sebeple, sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olması ve dolayısıyla suçu kasıtlı olarak işlemiş olmasıyla ilgili tıbbi veriler değerlendirildi ve sanık suçlu bulunarak cezalandırıldı. Kararda, 5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesi hakkında da detaylı bilgi verilerek, alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle araç kullanmanın suç oluşturabileceği vurgulandı. Karar, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince bozuldu.
12. Ceza Dairesi 2013/1389 E. , 2014/7406 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname no : 12 - 2012/258794 Mahkemesi : Nazilli 2. Sulh Ceza Mahkemesi Tarihi : 27.04.2012 Numarası : 2012/1002- 2012/872 Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla; İncelenen dosya kapsamına göre; olaydan yarım saat sonra yapılan ölçümde 89 promil alkollü sanığın, hiç bir sebep yokken duvara çarpıp yaralanan sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumuriyet Savcısı temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.