Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4755
Karar No: 2011/1370
Karar Tarihi: 14.03.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4755 Esas 2011/1370 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/4755 E.  ,  2011/1370 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Afyonkarahisar 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.04.2010 gün ve 248/94 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, miras yoluyla intikal, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilen 122 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 122 ada 4 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu 122 ada 4 parsel sayılı taşınmaz senetsizden tarla niteliğiyle 14564,30 m2 yüzölçümlü olarak 1.9.2008 tarihinde maliki bilinemediği tutanakta açıklanmak suretiyle Hazine adına tespit edilmiş, 2.2.2009 tarihinde kesinleşen tutanağa istinaden tapu kaydı oluşmuştur.
    Davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın kayınpederi ..."den miras yoluyla kocası...e, onun da 22.06.2006 tarihinde ölümü üzerine kendisine kaldığını, kadimden beri eklemeli olarak tasarruflarında bulunduğunu ileri sürerek adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın ilk malikinin davacının kayınpederi ... olduğunu, 20 yıldan fazla süre ile kullandığını, ölümü ile davacının kocası olan ..."ye kaldığını, onun da 2006 yılında ölene dek tasarruf ettiğini, ölümü üzerine davacıya intikal ettiğini bildirmişlerdir. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgesine göre miras bırakan ... 22.06.2006 tarihinde ölmüştür. Miras bırakanın davacıdan başka mirasçıları da bulunmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazın kendisine paylaşım sonucu kaldığını ileri sürmediği gibi yerel bilirkişi ve tanıklar da taşınmazın miras bırakanın ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı suretiyle yapılmış bir paylaşımdan söz etmemişler, miras bırakanın ölümü üzerine davacıya kaldığını, 20 yıldan fazla süredir davacının zilyetliğinde bulunduğunu açıklamışlardır. Şu halde gerek davacının, gerekse yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre miras bırakanın terekesi paylaşılmadığına göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. TMK.nun 701. maddesinde; "Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir" şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin kendi payını ileri sürerek dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla bir mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Mirasçılardan birisinin kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından terekeye temsilci tayini suretiyle (TMK.640.mad) veya diğer mirasçıların olurlarının alınması suretiyle de davaya devam edilemez. Mirasçılar arasında terekedeki hak ve borçları kapsayan ortaklık söz konusudur, mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre murisin diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılır.
    Yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca, davacının terekeye dahil bir mal için üçüncü kişiye karşı tek başına dava açma sıfat ve yetkisi bulunmadığından davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmek suretiyle yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA, 14.03.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacı, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın “miras bırakanından kaldığını, kazanmaya yeterli eklemeli zilyetliğinin bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın (tamamının) kendi adına tesciline” karar verilmesini istemiş, keşif yerinde dinlenen yerel bilirkişiler ve tanık, taşınmazın miras bırakanından davacıya kaldığını doğrulamakla birlikte intikal şekli hakkında bir açıklama yapmadıkları gibi bu husus mahkeme hakimi tarafından sorulup belirlenmemiştir.
    İddianın ileri sürülüş şekline göre, davacı dava konusu taşınmazın tereke malı olmaktan çıktığını, tamamının mülkiyetinin kendisine geçtiğini bildirerek tescil isteğinde bulunmuştur. Davacının bu açıklamasına göre, davanın tereke adına açılmadığı açıktır. Ne var ki; öncesinin miras bırakana ait olduğu kabul edilen taşınmazın, davacıya geçiş şekli hakkında bir açıklama yapılmadığı gibi mahkemece de bu yöne ilişkin araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    Davacı yan, taşınmazın tamanının kendi adına tescilini istediğine göre; uyuşmazlık konusu taşınmazın, miras bırakandan davacıya devir şekli (taksim, bağış, satış, vs.) üzerinde durulması dava şartı bakımından önem arz etmektedir. Dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan davacı tarafça ileri sürülmese dahi taşınmazın davacıya geçiş şekli mahkemece kendiliğinden araştırılp belirlenmelidir. Kaldı ki; HUMK.nun 75/2. maddesi hükmü uyarınca, hakim müphem ve mütenakız gördüğü hususlar hakkında iddia sahibinden açıklama isteyebilir.
    Mahkemece; anılan usul hükmü uyarınca tereke adına dava açmayan ve taşınmazın tamamının miras bırakandan kendisine kaldığını idida eden davacıdan bu devir hakkında açıklama istemesi, davacının mülkiyetine geçmesini sağlayan taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususun kanıtlanması için davacıya süre ve imkan verilmesi, bundan sonra iddianın ileri sürülüş şekline, toplanan delillere ve getirtilecek mirasçılık belgesine göre öncelikle dava şartı üzerinde durulması, çekişme konusu taşınmazın halen elbirliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, davacı tereke adına dava açmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi, aksi durumda ise dosya içeriğine, toplanan delillere göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece, belirsiz olan bu durum açıklığa kavuşturulmadan taşınmazın elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi olduğu varsayımından hareketle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yönündeki Sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmamaktayım. 14.03.2011

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi