Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1381
Karar No: 2017/1227
Karar Tarihi: 25.10.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1381 Esas 2017/1227 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1381 E.  ,  2017/1227 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.07.2012 gün ve 2011/312 E.-2012/420 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 31.05.2013 gün ve 2012/16877 E.- 2013/13040 sayılı kararı ile;
    (...Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde 19/01/2001–23/05/2011 tarihleri arasında dokuma bölümünde usta olarak çalıştığını, iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini, fazla mesai yaptığını, genel tatillerde ve hafta tatillerinde çalıştığını, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini, her yıl ikramiye, iaşe ve kömür dağıtımı yapıldığını ancak davacıya ödeme yapılmadığını, son maaşının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, ek alacak ile iaşe alacağının, ikramiye alacağının ve ücret alacağının davalıdan faizleriyle birlikte tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah etmiştir.
    Davalı vekili; davacının, 2001-2006 tarihleri arasında çalıştığını, tüm haklarını aldığını işvereni ibra ettiğini, fazla mesai ile çalışan bir işçi olmadığını, asgari ücretle çalıştığını, genel tatillerde çalışmadığını, yıllık izinlerinin tamamının kullandırıldığını, işyerinde teamül haline gelmiş bir ikramiye ve kömür iaşe alacağı bulunmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkememizce, iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yıllık izin ücreti alacağı olduğu, son ay ücretinin ödendiğinin işverence ispatlanamadığı, hafta tatillerinde çalışmadığı, fazla çalışma yaptığı, genel tatillerde çalıştığı, iaşe, kömür ve ikramiye alacaklarının son yıl hariç işyerinde düzenli olarak ödendiği, işyerinde bu ödemelerin teamül haline geldiği, son yıl içinde ödenmeleri gerektiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı yasal süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
    1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2.Davacının iaşe, kömür ve ikramiye alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
    Somut olayda, mahkemece, davacı tanıklarının beyanlarına göre son yıla ilişkin kömür ve gıda yardımının ödenmediği kabul edildimiş ise de, emsal nitelikteki Dairemizin 2012/17086 E, 2013/5727 K sayılı dosyasında bu alacakların reddine ilişkin Mahkeme kararının onandığı, işyerinde düzenli olarak gıda ve kömür yardımı yapıldığına ilişkin tanık beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğu, davacı tanıklarının bir kısmı ile davalı tanıklarının son yıllarda bu yardımların yapılmadığını beyan ettikleri, bu durumda bu yardımların işyeri uygulaması haline geldiğinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki, iaşe ve kömür yardımının davacıya ödeneceğine dair yazılı bir kural olmadığı gibi, son iki -üç yıl içinde ödenmemesine rağmen, davacının bu durumu bilerek itirazı kayıtsız olarak çalışmaya devam ettiği dikkate alındığında, bu alacakların ödenmeme durumunun işyeri uygulaması halini aldığı ortada olup, bu taleplerin reddi yerine kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir...)
    gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER: Davalı işveren vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalıya ait işyerinde 19/01/2001–23/05/2011 tarihleri arasında dokuma bölümünde usta olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, fazla çalışma yaptığını, genel tatillerde ve hafta tatillerinde çalıştığını, yıllık izin kullanmadığını, son ay ücreti ile diğer alacak ve tazminatlarının ödenmediğini, her yıl yapılan ikramiye, iaşe ve kömür dağıtımı yardımlarının davacıya yapılmadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ücretleri ile yıllık izin ücreti, ek alacak, iaşe, ikramiye ve ücret alacaklarının davalıdan faizleriyle birlikte tahsili talep etmiştir.
    Davalı şirket vekili davacının, müvekkili şirkette 2001-2006 yılları arasında çalıştığını, tüm haklarını alarak işvereni ibra ettiğini, fazla çalışma yapan bir işçi olmadığını, asgari ücretle çalıştığını, genel tatillerde çalışmadığını, yıllık izinlerinin tamamının kullandırıldığını, işyerinde teamül haline gelmiş bir ikramiye ve kömür iaşe alacağı bulunmadığını, alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, yıllık izin ücreti alacağı olduğu, son ay ücretinin ödendiğinin işverence ispatlanamadığı, hafta tatillerinde çalışmadığı, fazla çalışma yaptığı, genel tatillerde çalıştığı, iaşe, kömür ve ikramiye alacaklarının son yıl hariç işyerinde düzenli olarak ödendiği, işyerinde bu ödemelerin teamül haline geldiği, son yıl için de ödenmesi gerektiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, genel tatil, fazla çalışma, aylık ücret, iaşe ve kömür yardımı alacakları bakımından kabulüne, hafta tatili alacak talebi bakımından reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenle hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek sureti ile direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık, işyerinde iaşe ve kömür yardımı ile ilgili işyeri uygulaması bulunup bulunmadığı, bu yardımların varlığının kabulü halinde uzun süre yapılmamasının işçi aleyhine işyeri uygulaması oluşturup oluşturmayacağı ve buradan varılacak sonuca göre davacı işçinin iaşe ve kömür yardımı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece ilk kararda kıdem ve ihbar tazminatları, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretleri yanında toplam 650,00 TL sosyal yardım ve iaşe alacağının hüküm altına alındığı, kararın Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddi ile sadece sosyal yardım ve iaşe alacağı bakımından bozulduğu dikkate alındığında, karar tarihi olan 26.11.2013 tarihi itibari ile ihtilaf konusu miktar olan 650,00 TL"nin 2013 yılında geçerli 1.820,00 TL tutarındaki kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı ve bu itibarla direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı hususu önsorun olarak tartışılmıştır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450 nci maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3 üncü maddesi;
    “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun’un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere 21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    Direnme kararının verildiği 26.11.2013 tarihinde bu miktar 1.820,00 TL’dir.
    16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanunun geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
    Davacı eldeki davada kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ücretleri ile son ay ücretinin ve ikramiye, iaşe ve kömür yardımı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece hafta tatili dışındaki isteklerin kabulüne karar verilmiş ve diğer alacakların yanında 650,00 TL sosyal yardım ve iaşe alacağı hüküm altına alınmıştır. Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek hüküm sadece sosyal yardım ve iaşe alacağı bakımından bozulmuştur.
    Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan alacak miktarı 650,00 TL olup, açık biçimde direnme kararının verildiği 26.11.2013 tarihinde geçerli olan 1.820,00 TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında da direnme kararının verildiği 26.11.2013 tarihi itibariyle temyiz (kesinlik) sınırı 1.820,00 TL olmakla direnme kararının miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı ve bu itibarla davalı vekilinin temyiz isteminin reddinin gerektiği oybirliği ile kabul edilmiştir.
    Şu halde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi