5. Ceza Dairesi 2016/1448 E. , 2019/8829 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İddianamede ve son soruşturmanın açılması kararında, sanık avukatın borçludan 06/12/2007 tarihinde haricen ibraname ile tahsil ettiği 15.000 TL"yi, 04/02/2008 tarihinde icra dairesine bildirerek katılan borçlu aleyhine 1.238,87 TL tutarında faiz farkı oluşmasına sebebiyet verdiğinden bahisle kamu davası açıldığı, tahsil harcının zamanında tahakkuk ve tahsiline engel olmak suretiyle kamu zararına sebebiyet verilmesi iddiasının bulunmadığı, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 18/02/2014 tarihli ve 2013/13-274 Esas, 2014/78 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, CMK’nın 225. maddesi uyarınca “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir." hükmü karşısında, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılmasının, dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanık avukatın borçludan haricen ibraname ile tahsil ettiği 15.000 TL"yi, icra dairesine geç bildirerek katılan borçlu aleyhine 1.238,87 TL tutarında faiz farkı oluşmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla yapılan yargılamada; borçlu tarafından sanık avukata haricen yapılan kısmi ödemenin sanık tarafından dosyaya bildirildiği 04/02/2008 tarihine kadar bir kez de icra dosyası üzerinden mükerrer olarak tahsiline yönelik bir işlem yapılmadığı, ayrıca bu dönem içerisinde borcun kalan kısmıyla ilgili başkaca bir ödemenin de gerçekleşmediği, sanık tarafından vekalet ücreti ve masraflara ilişkin kesinti yapıldıktan sonra tahsil edilen paranın alacaklı kooperatif hesabına aynı gün aktarıldığı, kaldı ki borçlu katılanın haricen yaptığı bu kısmi ödemeyi aldığı ibraname ile icra dosyasına kendisinin de bildirerek borç, faiz ve diğer hesaplamaların buna göre yeniden yapılmasını isteyebileceği hususları da nazara alındığında, Avukatlık Yasası 34. maddede yer alan “Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukat unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” şeklindeki düzenleme ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4. maddelerinde yer alan “avukatın, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatla yürüteceği ve mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda olduğu” şeklindeki düzenlemeler karşısında, sanığa isnat edilen haricen yaptığı tahsilatları icra dosyasına geç bildirme eyleminin ancak disiplin suçunu oluşturacağı gözetilerek müsnet suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
1-Suçun TCK"nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı Kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 26/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.