Hukuk Genel Kurulu 2015/729 E. , 2017/1224 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. İş Mahkemesince maddi tazminat talebi yönünden açılan davanın kabulüne, manevi tazminat talebi yönünden davanın ise kısmen kabulüne dair verilen 18.07.2013 gün ve 2008/99 E.-2013/551 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalılar ... ve S.S..... Konut Yapı Kooperatifi vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 15.04.2014 gün ve 2013/18246 E., 2014/7947 K. sayılı kararı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre temyiz eden davalılar ... ile S.S..... Konut Yapı Kooperatifi vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 29.10.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 43,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş kazası sonucu % 43,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 20, davalıların ise toplam olarak % 70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 34.560,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi tazminatın fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalılar ... ile S.S..... Konut Yapı Kooperatifi vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, inşaat çalışması sırasında davacının uğramış olduğu iş kazasının meydana gelmesinde S.S..... Konut Yapı Kooperatifi, söz konusu kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan Nuri Doğan ve yönetim kurulu başkan yardımcısı ... ile kooperatifin sözleşme imzaladığı...Ltd. Şti.’nin yetkilisi ve ortağı olan ...’in sorumlu olduğu, davacının % 43,20 oranında malul kalmasına sebep olan iş kazasında davalıların % 80, davacının % 20 oranında kusurunun bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile 68.724 TL"nin 29.10.2002 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ve manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile 34.560 TL’nin 29.10.2002 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalılar ... vekilinin ve S.S..... Konut Yapı Kooperatifi Başkanlığı vekilinin ayrı ayrı temyizi üzerine, karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Hükmü temyize davalı S.S..... Konut Yapı Kooperatifi Başkanlığı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, mahkemece 18.07.2013 tarihli ilk kararda vekalet ücretine ilişkin “…6- A.A.Ü.T. 12. maddesi uyarınca 10.312,72 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 7- A.A.Ü.T. 12. maddesi uyarınca 8.623,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” şeklinde hüküm kurulduktan sonra, direnmeye konu 09.09.2014 tarihli kararda “…7)A.A.Ü.T. 12. maddesi uyarınca 7.859,64 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 8)A.A.Ü.T. 10. maddesi uyarınca 4.101,60 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 9)A.A.Ü.T. 10. maddesi uyarınca 4.101,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ... ve SS.... Konut Yapı Kooperatif tarafına verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu, bu suretle önceki kararla direnme kararının hüküm fıkralarındaki uyumsuzluğun usulü bir sorun teşkil edip etmediği hususu önsorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Direnme kararları yapıları gereği, Kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, yerel mahkemece verilen ilk kararda vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulduktan sonra, direnmeye konu kararda vekalet ücretine ilişkin kısımda değişiklik yapılarak hüküm kurulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkemece verilen direnme kararında mevcut vekalet ücreti değişikliğinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen değişikliğe uygun olduğu, ayrıca davalı S.S..... Konut Yapı Kooperatifi vekilinin temyiz dilekçesinde vekalet ücretine dair temyizinin bulunmadığı, bu nedenlerle önsorunun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davalı S.S..... Konut Yapı Kooperatifi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.10.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.