10. Hukuk Dairesi 2021/2083 E. , 2021/7861 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Ödeme emrinin iptali ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda; (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilâmda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalı avukatlarınca istenilmesi ve de davacı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/06/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacı adına Av. ... ve şirket yetkilisi ... ile davalı SGK Başkanlığı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan, 5510 sayılı Yasanın 85’inci maddesinde “Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, 89 uncu madde gereği hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte bir ay içinde ödenmek üzere işverene tebliğ edilir. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödendiği veya ödeneceğinin işveren tarafından yazılı olarak taahhüt edilmesi halinde borç kesinleşir. Kuruma verilecek taahhütnamede üstlenilen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işveren hakkında 88 inci ve 89 uncu maddeler uyarınca işlem yapılır. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödenmemesi, taahhütname verilmemesi veya Kurumca işyerinin denetlenmesine gerek görülmesi durumunda Kurumca inceleme yapılacağı..." belirtildikten sonra 3. fıkrasında, 2. fıkrada belirtilen yöntemlerle Kuruma bildirilmediği belirlenen asgarî işçilik tutarı üzerinden Kurumca re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primlerinin işverene tebliğ edileceği, işverenin, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde Kuruma itiraz edebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazın reddi durumunda işverenin, kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabileceği açıklanmış, diğer taraftan anılan Kanuna dayanılarak hazırlanıp 12.05.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 110 – 113 (dâhil) maddelerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
Eldeki davada ise, 18.07.2008 tarihinde ihale edilen iş nedeniyle davacı şirkete 22.07.2008 tarihinde yer teslimi yapıldığı, 02.11.2009 tarihinde işin bitimi, 04.11.2009 tarihinde ilişiksizlik istemi, 08.07.2010 tarihinde işle ilgili oranın belirlenmesi ve davalı kurum ünitesince 02.02.2012 tarihinde ilk değerlendirme yapıldığı, aşlamalarda davacı şirketin itirazı üzerine, davalı Kurumca teftiş yapıldığı ve dava konusu işlemin gerçekleştirildiği anlaşılmakta ise de, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınarak, davalı Kurumca yapılan tüm işlemler ve aşamaların irdelenmesi ile özellikle 15.07.2013 tarihli tebligatın davacının işçisi ...’a tebliğinin usulsüz olduğu açıkça anlaşılmakta ise de, mahkemenin gerekçesinde komisyon kararına konu tahakkukun orana itiraz edilmek suretiyle davaya konu edilmesi ve itiraza konu oranın 28.05.2013 tarihli fark prim tahakkukuna dayanak kılınması ile bu tahakkukun aynı zamanda 16.07.2013 tarihli ödeme emirlerine konu edilmesi ve söz konusu ödeme emirlerinin, davacıya 23.07.2013 tarihinde tebliğ edilmesi, ancak tebligat şerhinde şirket yetkilisinin bulunmadığının belirtilmesi suretiyle soyadı tam olarak okunamayan ...…. İsimli kişiye yapılması karşısında, anılan bu son tebligatın da usulüne uygun bir tebligat niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunun irdelenmesi ve usulüne uygun olmadığı takdirde, 7201 sayılı Yasanın 32. maddesi hükümlerine göre ıttıla tarihinin öğrenme veya öğrenildiğini beyan etme tarihi itibari ile gerçekleşeceği dikkate alınarak, öncelikle gerek ödeme emirleri, gerekse Komisyon kararına konu tahakkukların süresi içinde davaya konu edilip edilmediği hususları belirlenip, 5510 sayılı Yasanın 85. maddesi hükümlerinde yer alan süre içerisinde davanın açılıp açılmadığı hususlarının irdelenmesi gerekirken, yetersiz irdeleme ve gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde; davacı ve davalı Kurum vekillerinin avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 3.050 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 3.050 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.