3. Ceza Dairesi 2014/16393 E. , 2014/19108 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2014/33386- Kanun Yararına Bozma - İTİRAZ
MAHKEMESİ :Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesinin
TARİH VE NO : 19/10/2012 -E 2012/591-K 2012/2625
SUÇ :Kasten yaralama
Dairemizin 05.03.2014 tarih 2014/8605 Esas - 2014/9293 sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 18.04.2014 tarih 2014/ 33386 sayılı itiraznamesi ile; Kasten yaralama suçundan sanık E.. B..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2,29/1 ve 62.maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının, aynı Kanun’un 58/6.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarihli ve 2012/591 esas, 2012/2625 karar sayılı ilamı, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiştir.
Bu karara karşı Adalet Bakanlığının, 20/01/2014 gün ve 2014/1536/4540 sayılı; “Dosya kapsamına göre, 1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki 50/3.maddesinin emredici hükmü karşısında sanık hakkında otuz günden az hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın aynı Kanun’un 50/1.maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde yasal zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesinde,
2) Sanığın tekerrüre esas alınan ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5 .maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 15.Asliye Ceza Mahkemesinin 27/10/2009 tarihli ve 2009/335 esas, 2009/1179 sayılı kararının sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacağı ve tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde,
3) Sanığın adli sicil kaydına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51/1-a maddesi gereğince daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmediği halde, sanığın sabıkalı olduğundan bahisle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesinde,
4) Sanığın adli sicil kaydına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6-a maddesi gereğince daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı halde sanığın sabıkalı olduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” gerekçesini içeren kanun yararına bozma istemi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/01/2014 gün ve 2014/33386 sayılı ihbarnamesi ile Yargıtay 3.Ceza Dairesi Başkanlığına sunulmuştur.
Dairemizin 05/03/2014 tarihli ve 2014/8605 esas, 2014/9293 karar sayılı hükmü ile özetle; sayılı kararı ile özetle; kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, yerel mahkeme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/4.maddesi gereğince bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca; sanık E.. B..’in, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2,29/1 ve 62.maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, açıklanması geri bırakılan geçmiş mahkumiyet hükmü esas alınarak, hapis cezasının, aynı Kanun’un 58/6.maddesi gereğince mükerrilere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, sanığın kişilik özellikleri ve geçmişi, sabıkalı oluşu göz önüne alınarak, ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye yer olmadığına ilişkin hükümde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar esas alınmak suretiyle 5237 sayılı Kanun’un 58/6.maddesinin uygulanması ve daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkındaki 25 gün hapis cezasının, 5237 sayılı Kanun’un 50/3.maddesindeki amir hükme aykırı olarak aynı maddenin 1.fıkrasında yazılı bulunan tedbirlerden birine çevrilmemesi nedeniyle hukuka aykırı hareket edilmiştir. Bu nedenle Özel Dairenin, bu hususlara ilişkin (1) ve (2) numaralı kanun yararına bozma istemlerini kabul etmesi yerindedir. Ancak, sanığın sabıkalı olduğundan bahisle cezanın ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi nedenlerine dayanan (3) ve (4) numaralı kanun yararına bozma istemlerinin ise, hakimin takdir hakkının kullanılmasına ilişkin hususlar olduklarından kanun yararına bozma istemlerinin retlerine karar vermesi yerine yazılı şekilde kabullerine karar vermesinin isabetli olmadığı kanaati ile itirazda bulunulmuştur.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne,
2) Dairemizin 05.03.2014 tarih 2014/8605 Esas - 2014/9293 sayılı bozma kararının kaldırılmasına,
3) a) Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık E.. B.. hakkında yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nin 86/2, 29, 62. maddeleri gereğince cezalandırılması, cezanın "sanığın dosyaya yansıyan kişilik özellikleri ve geçmişi, sabıkalı oluşu göz önüne alındığında sanığın ilerde bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemece bir kanaat oluşmadığından sanık hakkında CMK"nin 231.maddesinin uygulanmasına ve verilen cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 5237 sayılı TCK"nin 51. maddesi gereğince erteleme ve 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı bizatihi mahkemenin takdirine ilişkin bir konu olup mahkeme bu hususlardaki takdir hakkını bu hükümlerin uygulanmaması yönünde kullanmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini içeren tebliğnamedeki 3 ve 4 no"lu nedenler, Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarihli ve 2012/591 esas, 2012/2625 sayılı kararının, takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nin 309. maddesi koşullarını taşımayan bu yönlere ilişkin KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE;
b) Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 1 ve 2 no"lu düşünceler yerinde görüldüğünden; Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarihli ve 2012/591 esas, 2012/2625 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4 ( d ) maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA;
Sanığa verilen 25 gün hapis cezası TCK"nin 50/3 ve 50/1-a maddeleri gereğince takdiren günlüğü 20 TL.den adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilerek 500 TL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hüküm fıkrasından TCK"nin 58. ve 53/1. maddelerinin uygulanmasına, TCK"nin 50. maddesinin uygulanmamasına ilişkin parağrafların çıkartılmasına, infazın bu şekilde yapılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.