20. Ceza Dairesi 2020/542 E. , 2020/3631 K.
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli ve 2018/845 esas, 2019/670 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca 27/12/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 08/04/2014 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nca yürütülen soruşturma sonucunda, 29/09/2014 tarihli ve 2014/85343 soruşturma, 2014/254 sayılı karar ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun"un 191/3. maddesi uyarınca erteleme süresi içerisinde bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun"un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın 09/12/2014 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, infazı için 22/01/2015 tarihinde Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne gönderildiği,
2-Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 29/01/2015 tarihli çağrı yazısının tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 03/03/2015 tarihinde uyulması gerekli kurallar formu imzalatılarak aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, denetim planı hazırlandığı, hastanede usulüne uygun şekilde idrar örneği vermemesi üzerine uyarılmasına karar verildiği, 06/04/2015 tarihli uyarı yazısının 07/04/2015 tarihinde müdürlükte elden tebliğ edildiği, 07/04/2015 tarihinde yeniden hastaneye sevkedildiği, hastanede 08/04/2015 tarihinde yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu maddenin pozitif tespit edildiğinin Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ile bildirilmesi üzerine dosyanın ihlal nedeniyle kapatılarak 24/04/2015 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ekinde laboratuvar sonuçları veya doktor raporunun bulunmadığı,
3-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nca erteleme kararı kaldırılarak, 05/05/2015 tarihli, 2014/85343 soruşturma, 2015/18964 esas ve 2015/15220 sayılı iddianame ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1-4-c ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"ne kamu davası açıldığı,
4-İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/11/2016 tarihli, 2015/254 esas ve 2016/484 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 30/11/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
5-Denetim süresi içerisinde 20/01/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/09/2018 tarihli, 2018/319 esas ve 2018/524 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararını veren İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"ne ihbarda bulunulmasına karar verildiği, kararın 16/10//2018 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
6-İhbar üzerine kanun yararına bozma istemine konu İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli, 2018/845 esas ve 2019/670 sayılı kararı ile sanık savunması alınmadan; hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 10/09/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/11/2016 tarihli ve 2015/254 esas, 2016/484 sayılı kararının 30/11/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 20/01/2018 tarihinde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak suçunu işlemesi sebebiyle, yeniden yapılan yargılama neticesinde anılan hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun"un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli ve 2018/845 esas, 2019/670 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 20. Ceza Dairesi"nin 10/07/2019 tarihli ve 2018/6065 esas, 2019/4246 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığın üzerine atılı suçun 08/04/2014 tarihinde işlendiği ve suç tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile ceza miktarının “iki yıldan beş yıla kadar hapis” olarak değiştirildiği cihetle, suç tarihinin değişiklik öncesi olması karşısında aleyhe kanun değişikliğinin sanık hakkında uygulanamayacağı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması gerekirken, lehe kanun değerlendirilmesi yapılmadan, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli ve 2018/845 esas, 2019/670 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkında, 08/04/2014 tarihli eylemi nedeni ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nca yürütülen soruşturma sonucunda, 29/09/2014 tarihli karar ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun"un 191/3. maddesi uyarınca erteleme süresi içerisinde bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın infazı sırasında Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 29/01/2015 tarihli çağrı yazısı tebliği üzerine şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, hastaneye sevkedildiği, denetim planı hazırlandığı, hastanede usulüne uygun şekilde idrar örneği vermemesi üzerine uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının tebliğinden sonra yeniden hastaneye sevkedildiği, hastanede 08/04/2015 tarihinde yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu maddenin pozitif tespit edildiğinin Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ile bildirilmesi üzerine dosyanın ihlal nedeniyle kapatılarak 24/04/2015 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ekinde laboratuvar sonuçları veya doktor raporunun bulunmadığı, bu nedenle idrar tahlilinde hangi maddenin pozitif tespit edildiği, bu maddenin uyuşturucu madde olup olmadığı hususunun açıkça anlaşılamadığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/11/2016 tarihli, 2015/254 esas ve 2016/484 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 30/11/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde 20/01/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesi"nce cezalandırılmasına karar verilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"ne ihbarda bulunulması üzerine, kanun yararına bozma istemine konu İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli, 2018/845 esas ve 2019/670 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmaktadır.
1-Denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, 08/04/2015 tarihinde yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu maddenin pozitif tespit edildiğinin Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ile bildirilmesi üzerine dosya ihlal nedeniyle kapatılmış ise de, Mersin Devlet Hastanesi"nin 10/04/2015 tarihli üst yazısı ekinde laboratuvar sonuçları veya doktor raporunun bulunmadığı, bu nedenle idrar tahlilinde hangi maddenin pozitif tespit edildiği,bu maddenin uyuşturucu madde olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı anlaşıldığından, mahkemece durma kararı verilerek hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğu gibi,
Kabule göre de,
2- 5237 sayılı TCK’nın 191/2. maddesi gereğince “beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun"un 191/3. maddesi uyarınca erteleme süresi içerisinde bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun"un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, sanığın erteleme süresi içerisinde 08/04/2015 tarihinde tekrar uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemle belirlenmesi üzerine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-c maddesi uyarınca hakkında kamu davası açıldığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi düzenlemesine göre; sanığın 08/04/2015 tarihli eyleminin, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılacağı ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayacağı,dolayısıyla suç tarihinin 08/04/2014 tarihi olduğu anlaşıldığından;
Suçun işlendiği 08/04/2014 tarihi itibari ile yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, suç tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, suç tarihinin değişiklik öncesi olması karşısında aleyhe kanun değişikliğinin sanık hakkında uygulanamayacağı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması gerekirken, lehe kanun değerlendirilmesi yapılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırıdır.
Sonuç olarak; yukarıda (1) nolu paragrafta açıklanan nedenlerle mahkemece durma kararı verilerek hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla sanığın mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan, kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; mahkemece kamu davasında durma kararı verilerek kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenmesi gerektiği gözetilmeden sanığın mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden, İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/06/2019 tarihli ve 2018/845 esas, 2019/670 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince değişik gerekçe ile kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 01/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.