8. Hukuk Dairesi 2016/9530 E. , 2019/4479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI (Üçüncü Kişi) :
DAVALI (Alacaklı) : ...
DAVALI (Borçlu) : ...
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin iş yerinde haciz uygulandığını, dosya borçlusuyla müvekkili şirketin adreslerinin aynı olmadığını, mahcuzların müvekkiline ait olduğunu bu nedenle istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı şirket ile borçlu şirketin organik bağlarının bulunduğunu, bir aile şirketi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 24.07.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi şirket ortağının oğlu Yüksel Güngör"ün, üçüncü kişinin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığı, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Davacı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır. Haciz sırasında veya sonrasında süresinde yetkili kişi tarafından yapılmış istihkak iddiası bulunmadığından ön koşul yokluğundan davanın reddi gerekirken işin esası incelenip sonuca gidilmesi doğru değildir.
Ayrıca, davanın ön koşul yokluğundan reddi halinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince, kendisini vekille temsil ettiren davalı alacaklı yararına, maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken, nispi vekalet ücreti takdiri ve davanın reddi halinde maktu alınması gereken karar ve ilam harcının nispi alınması doğru değildir. Yapılan bu yanlışlıklar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın 1086 sayılı HUMK"un 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, Yerel Mahkeme hüküm fıkrasının 2. bendindeki “Asıl alacak olan 135.452,19-TL üzerinden 1/4 oranında alınması gereken 2.313,19-TL nispi peşin harçtan davacı tarafça yatırılan 2.744,36-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatırılan 431,17-TL"nin istek halinde davacıya iadesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine “Dava açılırken alınan 2.744,36 TL karar ve ilam harcından alınması gereken 27,70 TL maktu harcın mahsubu ile fazla alınan 2.716,66 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine”, hüküm fıkrasının 4. bendindeki, "...13.586,18-TL vekalet ücretinin ..." ibaresinin çıkartılarak yerine " ...500,00 TL maktu vekalet ücretinin..." rakam ve kelimelerinin yazılarak hükmün ve gerekçesinin 1086 sayılı HUMK"un 438/son maddesi uyarınca düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 30.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.