14. Hukuk Dairesi 2016/17533 E. , 2020/6605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.11.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait 351 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını, taşınmazı üzerinde çilek yetiştiriciliği yaptığını ve bağ evi bulunduğunu, genel yola çıkması için en uygun güzergahın davalı ..."a ait 324 parsel sayılı taşınmazdan geçtiğini ileri sürerek muhik bir bedel karşılığında, davalıya ait taşınmaz üzerinden 4 metre eninde geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı, davacıya ait 351 No"lu parselin daha önce bitişiğinde bulunan 349 ve 350 No"lu parseller ile bir bütün olarak kullanılmakta iken yapılan miras paylaşımı sonucu üç parsele bölündüğünü, 350 No"lu parselin ise müştereken davacı ve teyzesi adına kayıtlı olup bu parselden geçerek ana yola ulaşması mümkün iken, kendi taşınmazından geçit istemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mahallinde 05.05.2016 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, 349 ve 350 parsel sayılı taşınmaz maliklerini davaya dahil etmek üzere davacı vekiline süre verilmiş; davacı vekili tarafından süresi içerisinde anılan taşınmaz maliklerinin davaya katılımı sağlanmıştır.
Dahili davalılar cevap dilekçelerinde, kendilerine ait taşınmazlar üzerinde geçit kurulması halinde taşınmazların alanının daha da küçüleceğini, ayrıca davacıya ait taşınmazla aralarında kot farkı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 351 parsel sayılı taşınmaz lehine fen bilirkişilerinin 09.05.2016 havale tarihli raporu ve ekli krokisinde 2. alternatif olarak 349 No"lu parsel üzerinde (C+D) harfleriyle ve 350 No"lu parsel üzerinde (E+F) harfleriyle gösterilen toplam 159,05 m2"lik kısımda geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalılar temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılması da gerekebilir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği, öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinde geçit kurulması tercih edilmelidir. Dosya içerisindeki pafta sureti ile tapu kayıtları ve bilirkişi raporuna göre, davaya konu 324 No"lu parselin yüzölçümünün, aleyhine geçit kurulan 349 ve 350 No"lu parsellerden daha büyük olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacıya ait 351 No"lu parsel lehine, davalı ... adına kayıtlı 324 No"lu parsel üzerinde 09.05.2016 havale tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisinde kırmızı renkle ve 1. alternatif olarak gösterilen kısımda geçit hakkı kurulmasının daha uygun olduğu gözetilmeksizin, yüzölçümü daha küçük olan parseller üzerinde geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, kurulan geçidin genişliği hükümde belirtilmeksizin, infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dahili davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.