Hukuk Genel Kurulu 2017/2404 E. , 2017/1219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.11.2013 gün ve 2012/257 E., 2013/671 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 20/02/2014 gün ve 2014/365 E.,2014/3183 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin emekli olması nedeniyle sona erdiğini ileri sürerek izin ücreti alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 06.02.2008 tarihinde emekli olduğunu, emeklilik nedeniyle doğan bütün alacaklarının 14.02.2008 tarihinde davacıya ödendiğini, dava konusu edilen 2001 ve 2002 yılına ilişkin izin ücretlerinin 5 yıllık süreyi aştığı için ödenmediğini, davacının 2001 yılından 19 gün izin kullandığını, kullanmadığı izin süresinin 2001 yılından 1 gün, 2002 yılından 20 gün olmak üzere toplam 21 gün olarak hesap edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2009/45454 esas sayılı dosya ile davacının yıllık izin talepleri, dayanışma aidatı ödeyip ödemediği noktasında araştırılması ve dayanışma aidatı ödemiş ise bu tarihten itibaren yıllık izinleri, davacı talebi de dikkate alınarak dönem toplu iş sözleşmesine göre hesaplanması için bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davacının dayanışma aidatı ödeyip ödemediği noktasında araştırma yapılmış ve davacının yıllık izin alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde 2001 ve 2002 yılı yıllık izinlerini kullanmadığını belirterek izin karşılığı ücretlerinin ödenmesini istemiştir. Dosya bu talepler kapsamında bilirkişiye gönderilmiştir. Yargıtayın bozma ilamı doğrultusunda davacının dayanışma aidatı ödemesinin tespiti yapılırken davacının dava dilekçesinde belirttiği yılların dışındaki yıllar içinde yıllık izin alacaklarının hesaplandığı bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Bilirkişi raporu incelendiğinde dava dilekçesinde talep edilen yıllar dışında kalan yıllar için davacının toplu iş sözleşmesi kaynaklı yıllık izin alacağı hesaplanmıştır. Davacının 2001-2002 yıllarına ait talebi olup ıslah ile bu konuda herhangi bir artırımı olmamıştır. Bu nedenle taleple bağlı olarak bu yıllar için hüküm kurulması gerekirken Hukuk Muhakemeleri Kanunu 26. maddesine göre talebi aşacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır,...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yıllık izin alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili 14.02.2008 tarihinde emekli olması nedeniyle iş sözleşmesi sona eren müvekkilinin 2001 ve 2002 yılına ait senelik izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2001 ve 2002 yıllarına ait izin karşılığı 2.400,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalı müdürlükten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 15.01.2009 harç tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda belirtilen 3.432,00 TL bedelin tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili dava konusu edilen 2001 ve 2002 yıllarına yönelik izin ücretlerinin 5 yıllık süreyi aşması nedeniyle ödenmediğini, kaldı ki izin formu belgesine göre davacı işçinin 2001 yılına ait 6 günlük senelik iznini 12.08.2005 tarihinde, 13 günlük senelik iznini ise 30.01.2006 tarihinde kullandığını, 2001 yılına ait olan 19 günlük iznin kullanıldığı dikkate alındığında davacı işçinin talebinin yerinde olmadığını, yine Yargıtay kararlarında göre hizmet yılı dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini belirterek 2001 yılından kullanılmayan 1 gün ile 2002 yılından kullanılmayan 20 gün olmak üzere toplam 21 günün hesaplanması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen 28.10.2009 tarihli ilk karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece, davacının 1990-1996 yılları arasında davalı işveren ile TİS imzalayan sendikaya dayanışma aidatı ödeyip ödemediğinin tespiti için ilgili yıllara ait dönem bordrolarının getirtilmesi ve dayanışma aidatının ödenmiş olması durumunda bu tarihten itibaren yıllık izinlerin davacı talebi de dikkate alınarak dönem TİS"ine göre hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 14.11.2013 tarihli ikinci kararda; Yargıtay bozma kararı doğrultusunda davacının 1990-1996 yılları arasında dayanışma aidatı ödeyip ödemediğine yönelik yazılan müzekkere cevaplarında davacı işçinin dayanışma aidatı ödediğine dair bir bilgiye rastlanmadığının bildirildiği, ancak Belediye-İş Sendikasının 12.12.2012 tarihli yazı cevabı ekinde bulunan ve Belediye Başkanlığına yazılan 04.10.1993 tarihli yazı ve ekindeki davacı işçinin de isminin bulunduğu liste değerlendirildiğinde dayanışma aidatının, davacı işçinin maaşından kesilmiş olduğu kanaatine varıldığı, bu durumda davacı işçinin yıllık izin alacağının TİS hükümlerine göre hesaplanması gerektiği, konuya yönelik aldırılan bilirkişi ek raporuna göre davacı işçinin 4.984,92 TL yıllık izin alacağına hak kazandığı, ancak davacının talebinin bilirkişi raporu ile tespit edilen yıllık izin alacağından az olduğu dikkate alındığında, taleple bağlılık ilkesi gereği 3.432,00 TL yıllık izin alacağının davacı işçiye ödenmesinin yerinde olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 14.11.2013 tarihli ikinci karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yıllık izin ücret alacağının tahsili istemiyle açılan eldeki davada davacının 14.02.2008 tarihli ve 15.01.2009 tarihli dilekçeleri ile yargılama sırasında sunulan bilirkişi raporu dikkate alındığında, mahkemece kurulan hükmün HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesine aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan Belediye İş Sendikasının 12.12.2012 tarihli yazısında; davacı ...’ın 1990-1996 yılları arasında dayanışma aidatı ödediğine dair bir belgeye rastlanmadığının belirtildiği, ancak söz konusu yazı ekinde Kayseri Şubesine ait bir yazı ile listenin gönderildiği; 04.10.1993 tarihli bu yazıda işyerinde çalışan isim ve soyisimleri listede yazılı bulunan sendika üyelerinin 1993 yılı Ekim ayına ait her işçinin çıplak bir günlük yevmiyelerinin tamamını sendika aidatı keserek Belediye-İş Sendikası hesabına yatırmaları gerektiğinin ifade edildiği ve listede yer alan işçiler arasında 201. sırada davacının isminin de bulunduğu; yine bilirkişi tarafından hazırlanan 05.01.2009 tarihli raporda toplam izin hakkının 515 gün olduğu, kullanılan ve ücreti ödenen toplam sürenin ise 431 gün olduğu, bu durumda ücreti ödenmeyen izin süresinin 84 gün (515-431=84) olarak belirlendiği, günlük ücretin 40.86 YTL/GÜN olarak kabul edilmesi durumunda yıllık izin alacağının 3.432,00 TL (40.86x84=3.432.00 TL) olacağının hesaplandığı anlaşılmıştır.
Buna göre somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 2001 ve 2002 yıllarına ait kullandırılmayan yıllık izin ücretini talep ettiği, yapılan yargılama sırasında mahkemece aldırılan bilirkişi raporları sonrasında davacı vekilinin 15.01.2009 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda , TİS dikkate alınarak tespit edilen ve davacı işçinin hak etmesine rağmen kullandırılmayan 84 günlük izin süresi üzerinden talebini ıslah ettiği, ıslah dilekçesinin bu yönü ile hem maddi vakıayı hem de miktarı kapsar mahiyette olduğu, dolayısıyla talebin aşıldığından söz edilmesinin mümkün bulunmadığı görülmüştür.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında yerel mahkeme direnme kararının yerinde olmadığı, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece, Belediye-İş Sendikasından gelen yazı cevabı ekinde bulunan ve Belediye Başkanlığına hitaben yazılan yazı ve ekindeki davacı işçinin isminin de bulunduğu liste uyarınca dayanışma aidatının davacı işçinin maaşından kesildiği kanaatine varıldığı ifade edildikten sonra yıllık izin alacağının TİS hükümlerine göre hesaplanması gerektiği belirtilmek ve bu yönü içerir nitelikteki bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle verilen davanın kabulü yönündeki direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (175,44 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.10.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.