21. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/21256 Karar No: 2014/15900 Karar Tarihi: 01.07.2014
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/21256 Esas 2014/15900 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karar, 6100 sayılı HMK’nın 321. maddesi gereği hükmün tüm unsurları ile birlikte açıklanamadığı durumlarda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak taraflara tebliğ edilmesi gerektiğini belirtir. Tüm unsurlarıyla birlikte tefhim edilen hükümlerde ise temyiz sürecinin tefhim tarihinden itibaren başladığı ifade edilir. Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmemiş olması durumunda bile temyiz sürecinin başlatılabileceği ve hukuki yararların korunması için gerekçeli kararın taraflara yöntemine uygun bir şekilde tebliğ edilmesi gerektiği vurgulanır. Kararda bahsedilen kanun maddeleri HMK’nın 321/2, 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesi, ve HUMK’nun 432 ve 433. maddeleridir.
21. Hukuk Dairesi 2013/21256 E. , 2014/15900 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
KARAR 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir). Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir. Davanın tümden kabulü yada reddi söz konusu olsa bile tarafların kararın gerekçesini temyiz etmekte hukuki yararları bulunabileceğinden, bu gibi durumlarda bile gerekçeli kararın yöntemince taraflara tebliği zorunludur. Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda; 1-Gerekçeli karar taraflara yöntemince tebliğ edilerek ve tebligat parçası eklenerek, temyiz süresi geçtikten sonra da gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432 ve 433. maddelerindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere; 2- Temyiz eden davalı Kurum vekilince sunulan temyiz dilekçesi, HUMK"nun 433. maddesi gereğince davacı vekiline, davalı şirket vekiline ve iflas idaresine yöntemince tebliğ edilerek, tebligat parçası eklendikten sonra gönderilmek üzere, Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 01/07/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.