Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2935
Karar No: 2019/4471
Karar Tarihi: 30.04.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/2935 Esas 2019/4471 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/2935 E.  ,  2019/4471 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili, Ballıkaya Barajı kamulaştırma sahasında kalan, dava konusu 24 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki fındık ağaçlarının vekil edeni tarafından dikildiğini ve yetiştirildiğini belirterek, dava konusu ağaçların vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, davaya konu ağaçların tarafların murisleri tarafından dikildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, dava konusu 24 parselde bulunan taşınmazın fen bilirkişisi ..."ün 26/03/2014 tarihli raporunda ve raporunun ekindeki krokide gösterilen 7674,72 m2 bölümü üzerindeki fındık ağaçlarının mülkiyetinin davacı ..."ye ait olduğunun tespitine, bu konuda tapunun beyanlar hanesine şerh düşürülmesine, davacının taşınmazın fen bilirkişi ..."ün 26/03/2014 tarihli raporunda ve raporunun ekindeki krokide gösterilen 2195,28 m2"lik bölümü üzerindeki davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; muhdesatın tespiti ve beyanlar hanesine şerh verilmesi isteminden ibarettir.
    1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 24 parsel sayılı taşınmazın 9.870,00 m2’lik yüzölçümü ile bahçe niteliğinde taraflar adına tapuda kayıtlı olduğu, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan ve hükme esas olan fen bilirkişisi raporuna ekli krokide dava konusu taşınmazın 2195,28 m2’lik kısmında tarafların murisi tarafından dikilen fındık ağaçları olduğu, 7674,72 m2’lik kısmında ise murisin ölümünden sonra dikilen fındık ağaçlarının olduğunun belirtildiği, ziraat bilirkişisi raporunda ise bahsi geçen alanlarda fındık ocaklarının varlığından bahsedildiği, mahkemece, 7674,72 m2’lik bölüm üzerindeki fındık ağaçlarının davacıya aidiyetinin tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    T.C. Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK"nin 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açık,infaz edilebilir bir şekilde belirtilmesi esastır.
    Somut olayda, fen raporunda fındık ağaçlarının alanının belirlendiği ve ziraat bilirkişisi raporunda da bahsi geçen alanlara ilişkin olarak fındık ağaçlarından değil, fındık ocaklarının varlığından bahsedildiği halde, mahkemece ziraat bilirkişi raporuna göre fındık ocaklarının davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, fen bilirkişisi raporuna ekli krokide dahi gösterilmeyen fındık ağaçlarının aidiyetine karar verilmesi az yukarıda bahsedilen hükmün açık ve infaz edilebilir ilkesine aykırı olduğundan doğru görülmemiştir.
    Yine, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir.
    Somut olayda; dosya içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fındık ocaklarının davacı tarafından dikildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin veya aidiyetlerinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesi doğru değildir.
    Ayrıca, TMK"nin 1006. maddesinde hangi hakların tapu kütüğüne tescil, 1009, 1010 ve 1011 maddelerinde hangi hakların şerh edilebileceği, 1012 maddesinde ise taşınmaz eklentilerinin malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılacağı, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususların tüzükle belirleneceği açıklanmış, özel kanun hükümleri saklı tutulmuştur. Açıklanan bu hükümlerin istisnası niteliğindeki 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 19. maddesinin birinci fıkrasında ise, tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde, mevcut ve her türlü takyit ile sınırlı ayni hakların saklı tutulacağı, eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetlerin kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirileceği, ikinci fıkrasında da taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği belirtilmiştir. Kadastro Kanunu"ndaki bu ayrık hüküm dışında Kanunlarımızda ve Tapu Sicil Tüzüğü"nde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın tapu kütüğüne tescil veya şerh edilebileceğine veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceğine ilişkin başkaca bir hüküm de bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kanun"un 33. ve aynı Kanun"un 19. maddesi genel hüküm niteliğinde olmadığından eldeki davaya uygulanmaz. Açıklanan bu nedenle, mahkemece, muhdesatın tapunun beyanlar sütununa tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    Ne var ki açıklanan tüm bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1086 sayılı HUMK"un 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme hükmünün 1. fıkrasındaki ""....fındık ağaçlarının mülkiyetinin davacı ..."ye ait olduğunun tespitine, bu konuda tapunun beyanlar hanesine şerh düşürülmesine"" ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine “....fındık ocaklarının davacı ..."ye ait olduğunun tespitine ” ifadelerinin yazılmasına 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 30/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi