17. Hukuk Dairesi 2019/5013 E. , 2020/4089 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ... Genel Sigorta A.Ş."ne ZMSS poliçesi ile sigortalı, davacı ..."in sevk ve idaresindeki ...plakalı araca davalı ...Ş."ne ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı ... adına kayıtlı, diğer davalı ..."ın sevk ve idaresindeki... plakalı aracın çarpması sonucu müvekkillerinin yaralandığını, davacı ..."in bakıma muhtaç hale geldiğini, davacıların kazadan sonra maddi manevi çok zor durumda kaldıklarını belirterek belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı ... için çalışma gücü kaybı sebebi ile şimdilik 1.000 TL ve refakatçi ile tedavi gideri nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... için çalışma gücü kaybı sebebi ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ... Sigorta A.Ş. Hariç olmak üzere diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... için 50.000,00 TL, davacı ... için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve İsa Türker"den kaza tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06/03/2015 havale tarihli dilekçesinde, bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat talebini davacı ... için 5.792,69 TL"ye, davacı ... için maluliyet zararı yönünden 319.628,00 TL"ye, yardımcı kişi zararı yönünden 406.774,15 TL"ye, tedavi gideri yönünden 8.333,09 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin poliçeden dolayı sorumluluğunun sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında ve bedeni zararlarda kişi başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, 6111 sayılı Kanun gereğince tedavi giderlerinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, tarafların kusur durumunun ve maluliyet oranının ATK tarafından tespit edilmesini, davadan önce temerrüdün oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin poliçeden dolayı sorumluluğunun sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında ve bedeni zararlarda kişi başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin 6111 sayılı kanun gereğince tedavi ve bakıcı giderinden dolayı sorumluluğunun bulunmadığını, meydana gelen sakatlığın sürekli hale gelip gelmediğinin ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı ... yönünden iş gücü kaybı tazminatı olarak 5.792,69 TL"nin davalılar ... ve İsa Türker"den kaza tarihinden, davalı ...Ş."den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, manevi tazminat olarak 2.000,00 TL"nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar ... ve İsa Türker"den müşterek ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, davacı ... yönünden 319.628,00 TL iş gücü kaybı tazminatının (davalı ...Ş. "nin sorumluluğu poliçe limiti olan 268.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalı ...Ş."den dava tarihinden itibaren, diğer davalılardan ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile işbu davacıya verilmesine, bakıcı gideri
tazminatı olarak 406.774,15 TL"nin (davalı ...Ş."nin tedavi gideri olan 8.333,09 TL içinde olmak üzere 268.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olmak üzere) davalılar İsa Türker ve ... kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak üzere tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, tedavi gideri tazminatı olarak, 8.333,09 TL"nin davalılar İsa Türker ve ..."dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (sigorta şirketi yönünden tedavi gideri tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla), manevi tazminat yönünden 20.000,00 TL"nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan İsa Türker ve ..."dan müşterek ve mütessilen alınarak davacıya ödenmesine, davalı ... yönünden davanın reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak,
hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.