Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/850
Karar No: 2019/4539
Karar Tarihi: 28.02.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019/850 Esas 2019/4539 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2019/850 E.  ,  2019/4539 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının 1993 yılından beri davalı bünyesinde hizmet vasıta şoförü olarak çalıştığını, 2007 yılında 8,5 ay, 2009 yılında 6,5 ay boyunca seçim kurulunda görev yaptığını, 2010 yılında merkez şefliğinde hizmet vasıtası şoförü olarak çalıştığını, halen davalı bünyesinde şoför olduğunu, 1993 yılında Orman İş Sendikasına üye olduğunu ve bu tarihten sonra toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya başladığını, geçici görev ile gün içinde arazi çalışmalarına gönderildiğini ve işyerine dönüşünün mesai bitişinden sonraya rastladığını, bazen geçici görevle il dışına gönderildiğini, bazen 3 gün, bazen bir hafta, bazen de aylarca geçici görev ile şehir dışında kaldığını, geçici görevlendirildiği zamanlarda araç görev kağıdı ve taşıt görev emri düzenlendiğini, davacının 2009 yılına kadar geçici görev yolluk bildirimi yerine tazminat adı altında aylık düzenlenen "tazminata esas görev cetveli" düzenlenerek tazminat aldığını, arvento ile işyeri dışında görevli olunan saatlerin belirlenebildiğini, davacının, amirlerinin görevlendirilmeleri sırasında şoför olarak hizmet verdiğini, fazla çalışma ve hafta tatili ile genel tatil günleri çalışmaları için herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı ile aynı konumda bulunan orman işçisinin kazada vefatı sonrası mirasçıları tarafından açılan Yalova İş Mahkemesinin 2007/160 esas-2008/113 karar sayılı dosyasında fazla mesai ve hafta tatili ile genel tatil ücretlerinin ödenmesine karar verildiğini öne sürerek davacının işe girdiği tarihten bu güne kadar ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; davacının 30.06.1993 tarihinde işe başladığını, 19.10.2007 tarihine kadar geçici mevsimlik işçi statüsünde çalıştığını, 19.10.2007 tarihinden itibaren kalifiye daimi işçi kadrosuna atandığını, halen kalifiye kadrosunda sürekli işçi olarak görev yaptığını, 16.02.2009 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan sendikaya üyeliğinin başladığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını, davalının resmi kurum olduğundan toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak işçi istihdam etmesinin söz konusu olmadığını, alacaklarının tamamının ödendiğini, çalışmasının olmadığı dönem için izin hakkının bulunmadığını, ulusal bayram ve genel tatil alacağının olmadığını, izinlerinin kullandırıldığını, ücreti ödenmeyen, kullanılmamış izninin olmadığını ve izinlere ilişkin ödemenin yapılmış olduğu bordro kayıtlarından, puantaj kayıtlarından anlaşılabileceğini, davacının hiçbir ücret alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, Dairemizce yapılan bozma ilamına uyularak yapılan araştırma sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Taraflar arasında, Dairemizce hükmün bozulmasından sonra davacı tarafından dosyaya ""talep arttırım dilekçesi"" olarak fazla çalışma yönünden sunulan 14.11.2018 tarihli harç tamamlama dilekçesine değer verilip verilmeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
    Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
    Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazıanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
    Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK"nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
    Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunduğu iddiası ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak işbu dava açılmış olup dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını gösteren bir ibare bulunmamaktadır. Üstelik; bozma ilamı öncesinde kurulan hükümde, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden başvurulan ıslaha karşı davalı yanca süresinde yapılan zamanaşımı savunması dikkate alınmış; bu husus davacı temyizi üzerine incelenmiş ve Dairemizce davanın kısmi dava olarak sonuçlandırılması doğru bulunarak zamanaşımı savunmasının dikkate alınması bozma nedeni yapılmamıştır. Mahkemece bozma ilamı sonrası ilk celsede davacı yana bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmuş, davacı yan bozma ilamına uyulmasını talep etmiştir. Mahkemece de usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Şu halde; dava kısmi dava olarak açıldığı gibi davanın kısmi dava olduğu hususunda davalı yararına usuli kazanılmış hak da oluşmuştur.
    Buna karşın; davacı, bozma ilamı sonrası vermiş olduğu 14.11.2018 tarihli dilekçe ile bozmadan sonra aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesindeki fazla çalışma ücret alacağı talebini arttırmıştır. Mahkemece, bozma sonrası dava dosyasına sunulan bu dilekçe talep arttırım dilekçesi olarak dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Ne var ki; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
    Hukuki nitelendirme hakime aittir. Mahkemeye bozma ilamı sonrasında talep arttırım dilekçesi olarak sunulan dilekçe esasen ıslah dilekçesi mahiyetindedir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176. maddesi 2. fıkrasına göre, ‘‘ ...Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir’’
    Davacı ise, bozma ilamı öncesi ve sonrasında davada toplam iki kez ıslah yoluna başvurmuştur.
    Öte yandan, Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın  değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
    Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı“ hükmünü içermektedir.
    Şu halde; Mahkemece, Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi de hatalıdır.
    Açıklanan nedenler ile Mahkemece, davanın kısmi dava olduğu konusunda davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, bozma ilamı sonrasında dosyaya sunulan 14.11.2018 tarihli talep arttırım dilekçesinin bu nedenle ıslah dilekçesi mahiyetinde olduğu, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği ve bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı dikkate alınmadan bozma ilamı sonrası verilen 2. ıslah dilekçesine itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2-Taraflar arasında fazla çalışma ücret alacağından takdiri indirim yapılması gerekip gerekmediği konusu diğer bir uyuşmazlık konusudur.
    Dairemizin 20.03.2017 tarihli bozma ilamının son paragrafında "" ...fazla çalışma yapıldığının tespiti halinde tüm çalışma döneminin kayıtlar ile ispatlanmadığı dikkate alınarak takdiri indirim yapılması gerektiği ... "" belirtilmiştir. Az yukarıdaki bentte ifade edildiği üzere; Mahkemece bozma ilamı sonrası ilk celsede davacı yana bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmuş, davacı yan bozma ilamına uyulmasını talep etmiştir. Mahkemece de usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Şu halde, hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağından takdiri indirim yapılması konusunda davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden karar verilmesi de ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 28.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi