3. Hukuk Dairesi 2013/11587 E. , 2013/15309 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili dilekçesinde, 21.07.2001 tarihinde inşaat halindeki taşınmazda bulunan yük asansörünün kopması sonucunda meydana gelen kazada müvekkillerinin müşterek çocukları ve kardeşi ....vefat ettiğini, ......, ... ile ... hakkında ceza davası açıldığını, müteveffanın yaşasaydı gelecekte davacılara maddi ve manevi olarak destek olacağını, ölüm sebebiyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, manevi olarak büyük üzüntü yaşadıklarını, olay ve ölüm sebebiyle davalıların sorumluluklarının bulunduğunu belirterek, davacı baba ... için 10.000,00 TL, davacı anne ... için 10.000,00 TL ve davacı kardeş ....gel için 5.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 21.07.2001 tarihinden itibaren %60 kanuni faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacı anne için 6000 TL maddi, 5000 TL manevi tazminatın, davacı baba için 7000 TL maddi ve 5000 TL manevi tazminatın, davalı abla için ise 2500 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; dava konusu uyuşmazlık, destekten yoksun kalma nedeni ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir. Bir yönüyle de insanlardaki kırgınlık ve kızgınlığı, hatta intikam duygusunu tatmin etmek aracıdır. Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek, olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirerek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi .... Hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir. (YİBK. 22.06.1966- 7/7)
....
Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme, diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunacağının gözetilmesi, sonuçta takdir hakkının tüm bu unsurlar nazara alınarak kullanılması gereği de unutulmamalıdır.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, olayın vahameti, davalıların kusur durumu ve diğer etkenler dikkate alınarak hakkaniyete uygun manevi tazminatlara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz oranda manevi tazminat takdiri bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.