15. Hukuk Dairesi 2018/913 E. , 2018/2563 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı işlerin yüklenici tarafından bedelsiz yapılması bu mümkün olmadığı takdirde iş bedelinin tespiti ve davalıdan tahsili rayiç kira alacağı ve cezai şartın tahsili talebinden ibarettir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davacı iş sahibi vekili; taraflar arasında 31.05.2010 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdediliğini, sözleşme gereğince inşaata ilişkin tüm harç ve masrafların yüklenici tarafından ödeneceğini, davalının imalâtı eksik ve ayıplı yaptığını, tutulan tutanaklar ve çekilen 10.10.2013 tarihli ihtarname ile yazılı ve sözlü olarak uyarılmasına rağmen eksik ve ayıplı işleri düzeltmediğini, ayrıca bina asansörünün eksik ve ayıplı malzeme kullanıldığı için mühürlendiğini, iskân alınması için dava tarihi itibariyle halen başvurulmadığını, binanın kat mülkiyetine geçemediğini, bundan dolayı bağımsız bölümlerin değerinin düştüğünü ve daha az kira getirisi olduğunu, davacının sözleşmeyi feshetmediğini ve davalıdan edimlerinin ifasını talep ettiğini, sözleşme gereğince anlaşma imzalandıktan sonra ruhsat alma ve inşaatın teslim süresinin 18 ay olduğunu sürenin aşılması durumunda gecikilen her ay için 2.000,00 TL cezai şart ödeneceğini, sürenin 31.01.2012 tarihinde sona erdiğini, bundan dolayı 28 aylık gecikme bedeli karşılığı 58.000,00 TL cezai şart alacağı doğduğunu, bu nedenle cezai şart bedelinin, eksik ve ayıplı iş bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yüklenici vekili; cezai şart isteminin haksız olduğunu çünkü teslimin anlaşma imzalandıktan sonra 18 ay olduğunu ve sözleşmede inşaatın tesliminden söz edildiğini iskânın alınmasından söz edilmediğini, davacıya da fiili teslimin 4-5 ay önce gerçekleştiğine göre tazminat hakkının doğmadığını, iskânın alınmasının 18 aylık süreye dahil olmadığını, ayrıca iskânın alınmasının da sözleşmede süreye bağlanmadığını sadece iskân harçlarının yüklenici tarafından ödeneceğini, davacının sanki iskân alınması da inşaat süresine dahilmiş gibi cezai şart talebinde bulunduğunu,eksik ve ayıplı işlerle ilgili zamanaşımı itirazında bulunduklarını, teslimden itibaren 3 yıllık süre geçtiğini savunmuştur..
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda cezai şart talebinin kabulüne, eksek ve ayıplı işler ile rayiç kira kaybı ile ilgili harç yatırılmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karar taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMK"nın 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılırken dava dilekçesinin diğer unsurları yanında açık bir şekilde talep sonucunu da içermesi gerektiği ğ bendinde hüküm altına alınmıştır. Gerçekten de talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsurudur. Talep sonucunu içermeyen bir dilekçe dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Zira, mahkemelerde dava dilekçesinin talep sonucuna göre hüküm kurmak durumundadır. Bu nedenlerle dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda hukuki koruma istediğini açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır.
Tüm bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; davacı taraf dava dilekçesinde; dilekçenin sonuç kısmının birinci paragrafında; eksik ve ayıplı ifa edilen işlerin davalı tarafından ifa edilmesi, harçların yatırılması ve aksi takdirde ifa konusu işlerin bedellerinin tespiti, ikinci bendinde cezai şarta ilişkin talebini ve üçüncü bendinde ise; kira gelir kaybının hesaplanarak uğranılan zararların tazminini talep etmiştir. Mahkemece bu talepler eğerlendirilmek ve bu talepler açık değil ise HMK 31. madde kapsamında talep açıklatılarak talebin tam ortaya konulması sağlanmalıdır.
Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 15. maddesine göre yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. Aynı Yasa"nın 28/1. maddesinin a bendinde karar ve ilâm harcının dörtte birinin peşin geri kalanın kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği hükmü yer almakta olup yine aynı Kanun"un 32. maddesinde yargı harçları ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı emredici hükmü konulmuştur. Harçlar Kanunu ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, emredici nitelikte bulunduğundan mahkemece ve Yargıtay"ca re"sen nazara alınır.
Davacı, özel hukuk tüzel kişisi olup, Harçlar Yasasına göre harçtan muaf olan kişi ve kurumlardan değildir. Nispî karar ve ilam harcına tabî davalarda, dava değeri üzerinden peşin nispî ilâm harcının alınması zorunludur. Uyarıya rağmen yatırılmaması halinde Harçlar Kanunu"nun 32. maddesine göre müteakip işlemler yapılamayacağından dava dosyasının işlemden kaldırılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun en son 04.12.2013 gün 2013/21-445 Esas, 2013/1625 karar sayılı ilâmı ve Dairemizin yerleşik uygulamaları bu yöndedir.
Bu durumda mahkemece davacıya, talep konusunun tam olarak belirlenmesinden sonra dava değeri üzerinden yatırılması gereken nispî ilâm harcını yatırmak üzere davacı tarafa uygun süre verilip, yatırılması halinde bu talepler yönünden bundan sonra yargılamaya devamla davanın sonuçlandırılması, yatırılmaması halinde ise bu talepler yönünden dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken talep bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı ile davalılar
arasında ... 4. Noterliği"nin 31.05.2010 tarih 17743 yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” başlıklı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmenin inşaat süresi başlıklı 22. maddesinde; “...anlaşma imzalandıktan sonra ruhsat alma ve inşaat teslim süresi 18 aydır, sürenin aşılması durumunda yüklenici gecikilen her ay için 2.000,00 TL cezai şart ödeyecektir....” , 33. maddesinde ise; arsa sahibi sözleşme gereği yapılacak inşaata mukabil arsanın %55 ini yüklenici firmaya verecektir, buna mukabil yüklenici firma arsa sahibine teknik şartnamede belirtildiği gibi ... Belediyesi’nin vereceği imar durumuna göre yapacağı inşaatın %45"ine tekabül eden daireleri anahtar teslim verecektir......” hükümleri bulunmaktadır.
Sözleşmede anahtar teslim koşulu bulunması halinde teslim edimi, ancak,yüklenicinin sözleşme hükümlerine uygun şekilde edimini yerine getirip iskân iznini alması ile mümkün olur. İskân izni alınmamış olsa bile, arsa sahibi, kendisine düşen bağımsız bölümü kendisi bizzat kullanıyor yada başka birine kullandırıyor ise ve bu hususlar da usulüne uygun ispat edilmiş ise, bu halde de yüklenicinin teslim edimini yerine getirdiği kabul olunur. Ayrıca arsa sahibi kendisine düşen bağımsız bölümü başka bir üçüncü kişiye satmış ise bu halde de yüklenicinin teslim ödevini yerine getirdiğini kabul etmek gerekir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Öte yandan sözleşmede rayiç kira her bir daire için belirlenmeyip maktuen bir bedel belirlenmiş ise; bu halde arsa sahibine düşen bağımsız bölüme göre bu maktu bedelin değerlendirilmesi de zorunlu bulunmaktadır.
Bu anlatımlar ve sözleşme hükümleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece belirtilen ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak arsa sahibine düşen bağımsız bölüm sayısına göre değerlendirme yapılmaksızın hüküm verilmesi doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; davanın HMK 31. madde hükmü gereğince açıklatılması ve talebin belirli hale getirilmesi ve buna göre Harçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması ve yukarıda belirtilen kural ve ilkeler doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınarak fiilen teslim edilen ve satılan bağımsız bölümlerin satım tarihleri nazara alınarak arsa sahibi davacıya düşen bağımsız bölüm sayısına rayiç kira bedeli bölünmek suretiyle hesaplama yapılarak hüküm vermekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3. bentler uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.