7. Hukuk Dairesi 2015/8332 E. , 2016/9307 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı vekili, davacının davalı işyerinde mağaza müdürü olarak çalıştığını, sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek ihbar tazminatı, prim, ikramiye ve fazla çalışma alacakları ile davalı tarafından davacı hakkında şikayet hakkı aşılmak suretiyle Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve takipsizlik karar verildiği gerekçesiyle ayrıca manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kıdem, ihbar tazminatı, ikramiye, fazla çalışma alacakları ile manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne, prim ve ikramiye istemi yönünden ise reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, haksız şikayetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK.nun 24. maddesi hükmünde genel olarak açıklandığı üzere manevi tazminat hakkının doğması için kişilik haklarına bir saldırı bulunması, kişilik hakkı zedelenen kişinin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması gibi eylemi haklı kılan ve manevi tazminat sorumluluğunu ortadan kaldıran bir hukuka uygunluk nedeninin bulunmaması zorunludur. Anayasanın 36. maddesi hükmüne göre herkes, yasal vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu madde ile tanınmış olan hak arama, bir başka deyişle ihbar ve şikayet hakkının kullanılması nedeniyle kişilik hakları zarara uğrasa bile, hak arama özgürlüğü üstün bir hak olarak hukuka uygunluk nedeni sayıldığından bundan zarar gören kişilerin tazminat hakkının doğmayacağı kuşkusuzdur. Ancak bu özgürlük sınırsız olmayıp, ihbar ve şikayet hakkının kasten ve zarar verme amacı ile veya keyfi olarak ya da uzak ihtimallere göre, herhangi bir delil ve emare bulunmadan, yeteri kadar araştırma yapılmaksızın kullanılmaması gerekir. Aksi halde hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılmış olması nedeniyle hukuka uygunluk nedeni ortadan kalkacağından manevi tazminata karar verilmesi gerekeceğinde de kuşku duyulmamalıdır.
Somut olayda davalı işverence davacı hakkında usulsüz işlemelerle şirketi zarara uğrattığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmuş, Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/3915 sor. Sayılı dosya ile takipsizlik kararı verildiği ve davalı tarafından yapılan itirazın Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/1607 Değişik İş sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davalı işverence işyerinde yapmış olduğu soruşturmalar neticesinde şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olgular doğrultusunda şikayet dilekçesinde kullanılan sözcüklerle şikayet sınırı aşılmadan şikayette bulunulmuştur. Bu nedenle yasal şikayet hakkının kullanılmış olması manevi tazminat hakkını vermez. Davalının yasal şikayet hakkını kullanması nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceği gözetilmeden davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan fazla harcın istek halinde davacıya iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.