Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kısmen, karşı davanın tamamen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davacı ve karşı davalı F Ö, karşı davacı ve davalı AÖ ve davalı R.Ö. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Asıl ve karşı dava, ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar 8.10.2009 tarihli dilekçe ile ; kayden tarafların miras bırakanı F.Ö.adına kayıtlı 285 ada 12 parsel üzerinde bulunan 3 dükkandan yan cepheye bakan dükkanın davalılar tarafından işgal edilip market olarak çalıştırıldığını ileri sürerek 1.1.2006 ila 1.10.2009 tarihleri arasındaki dönem için F."un payının karşılığı 9.618TL, 3 aylık dönem için ise P.."nin payının karşılığı 488TL ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.
Karşı davacı A.Önce 30.10.2009 tarihli dilekçe ile ; 285 ada 12 parsel üzerinde bulunan halen boş dükkanın miras bırakan tarafından B.Ö."e berber dükkanı olarak kiraya verildiğini, B."nin 2007 yılının Ağustos ayına kadar dükkanı kiracı sıfatıyla kullandığını ve kira bedelini F."a ödediğini, F."un bu yeri başkalarına kiraya vermeye çalıştığını , kendisinin kullanmasına izin vermediğini ileri sürerek 30.10.2004 ila 30.10.2009 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla payının karşılığı olarak 3.000TL ecrimisil isteğinde bulunmuş ve asıl davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı R. Ö. "de davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda tarafların elbirliği halinde malik oldukları , aralarında paylaşım yapılmadığı, payları oranında ecrimisile hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen, karşı davanın tamamen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden ; 285 ada 12 parsel sayılı 318,09m2 yüzölçümlü altında kargir üç dükkan olan ev niteliğindeki taşınmazın tarafların miras bırakanı F. Ö.. adına kayıtlı olduğu, kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulmadığı, davacılar F. ve P. ile karşı davacı ve davalı A."in taşınmazda el birliği halinde malik oldukları, taşınmaz üzerinde iki katlı bina bulunduğu , birinci katında üç dükkan, ikinci katında iki meskenin yer aldığı, birinci kattaki dükkanlardan kırkahvehanesinin taraflarca kiraya verilerek işletildiği ve dava dışı olduğu, davalılardan A. ve oğlu R. tarafından halen market olarak kullanılan dükkanın asıl davaya konu olduğu, öncesinde dava dışı B."ye kiraya verilip berber dükkanı olarak işletilen halihazırda ise boş olan dükkanın davacılardan F.."un kullanımında bulunduğu ve karşı davaya konu olduğu , miras bırakan F.."ın 22.02.2002 tarihinde, davacılardan P."nin (kayıt malikinin eşi) yargılama sırasında 21.07.2010 tarihinde öldükleri, geride çocukları olan davacı F.. ile davalılardan A..in kaldıkları, taraflar arasında fiili kullanım biçiminin oluşmadığı ve paylaşım yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, el birliği halinde mülkiyet üzere malik olunan taşınmazda iştirakçiler taşınmazın kullanımı konusunda harici bir taksim yapmışlar ise buna itibar edilmesi, yok eğer harici taksim bulunmuyor ise uzun zaman ayrı ayrı yerleri kullanarak fiili bir durum oluşturmuşlarsa ahde vefa ilkesi gereğince paydaşların ortaklığın giderilmesine kadar bu olgulara riayet etmeleri gerekir. Bunun dışında, ne bir harici taksim, ne de bir fiili durum oluşturulmamışsa, bu durumda davacı tarafın taşınmazda kullanabileceği bir yerin olup olmaması önem arzeder. Şayet, tüm iştirakçilerin kullanımlarını sağlayacak şekilde taşınmazda boş yerler var ise davacı bakımından intifadan men olgusu gerçekleşmeyeceğinden davanın reddi, yok eğer taşınmazın tamamı diğer paydaşlarca tasarruf ediliyor ve davacıya kullanabileceği bir yer bırakılmamış ise onun yönünden intifadan men olgusu gerçekleşeceğinden davacının payı oranında ecrimisile karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Bilindiği üzere;gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, çekişmeli taşınmazın kullanımı bakımından tüm iştirakçileri kapsayacak şekilde aralarında yapılan harici bir taksim sözleşmesinin bulunmadığı ve ayrıca fiili bir kullanım durumununda yaratılmadığı, buna karşın davacı F. ve karşı davacı A."in taşınmazda kullandıkları yerlerin bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. O halde davanın tarafları yönünden intifadan men olgusunun gerçekleştiği de söylenemez.
Öyleyse, somut bu olgu ve bulgular karşında asıl dava ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile aksi yönde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule görede davacılar dava dilekçesinde Çine Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/24 Değişik İş sayılı delil tespiti dosyasında yapılan giderlerininde hüküm altına alınmasını istedikleri halde mahkemece bu yönde olumlu veya olumsuz hüküm kurulmaması, bundan ayrı asıl dava kısmen reddedildiği (1.098TL yönünden red kararı verildiği) halde mahkemece reddedilen bölüm yönünden davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi , ayrıca karşı davanın 3.000.-TL olarak kabulüne karar verildiği halde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 12.maddesindeki hüküm gözetilmeksizin 440TL yerine 1.320TL fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir..
Asıl davacı ve karşı davalı F. Ö., karşı davacı ve davalı A. Ö. ve davalı R. Ö."nin değinlen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.