10. Hukuk Dairesi 2015/1683 E. , 2015/9583 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 5. İş Mahkemesi
Davacı, yurtdışında Türk Vatandaşlığı"nda geçen borçlanmaya esas süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanabileceğinin, borçlanmasını 5510 sayılı Kanun"un 4/1-a maddesi kapsamında ve talep tarihindeki prim tutarı üzerinden yapabileceğinin ve Türkiye"deki sigorta başlangıcının Alman sigortasına tabi çalıştığı 13.12.1981 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş; sigorta başlangıcına ilişkin talebi tefrik edilerek işbu davanın konusu yapılmıştır.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının Türkiye’deki sigorta başlangıcının 13.12.1981 tarihi olduğunun, yurtdışında Türk Vatandaşlığı"nda geçen borçlanmaya esas süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanabileceğinin, borçlanmanın 5510 sayılı Kanun"un 4/1-a maddesi kapsamında ve talep tarihindeki prim tutarı üzerinden yapılabileceğinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Ankara 5. İş Mahkemesi"nin 2013/342 esas sayılı dava dosyasından tefrik edilen işbu davada uyuşmazlık konusunun sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkin olduğu gözetilmeksizin, anılan dava dosyasında mahkemece hüküm altına alınan ve Dairemizin 2013/21308 esas sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiş bulunan yurtdışında Türk vatandaşlığında geçen borçlanmaya esas sürelerin başvuru tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın borçlanılabileceği, borçlanmanın 5510 sayılı Kanun"un 4/1-a maddesi kapsamında ve talep tarihindeki prim tutarı üzerinden yapılabileceğinin tespiti istemlerine ilişkin yeniden hüküm kurulmuş olması, isabetsizdir.
3-) Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasa"nın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
./...
Sandığı Kanunu"na, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası Sosyal Güvenlik Sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası Sözleşmeler Kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
10.04.1965 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malûllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları (aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin Ek Sözleşmenin 29’uncu maddesi “Türk Sosyal Sigorta Mercii için aşağıdaki hususlar geçerlidir:
…
(4) Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir ... Sigortası"na girmiş bulunması halinde, ... Sigortası"na girişi, Türk Sigortası"na giriş olarak kabul edilir. ..” hükmünü öngörmüştür.
Anılan Uluslararası Sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından ... Sigortası"na girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekecektir.
Somut olayda, dava dosyası içerisinde yer alan Alman Sigorta Kurumu"na ait sigorta hesabında, davaya konu yapılan ve rant sigortasına giriş tarihi olarak öngörülen 13.12.1981 tarihini de içeren 13.12.1980-07.09.1982 tarihleri arası dönemde “Fachschulausbildung (Mesleki Eğitim)"" ve 29.09.1986-17.07.1987 tarihleri arası dönemde ise “Schulausbildung (Okul Eğitimi)” olarak adlandırılan sürelerin kayıtlı bulunması karşısında; anılan sigorta hesabındaki kayıtlı sürelerin, davalı Kurumun 07.07.2014 tarihli yazısı ekinde gönderilen Alman Sigorta merciince düzenlenmiş cevabi yazının tercümesi de yaptırılarak, yukarıda bahsedilen Uluslararası Ek Sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan Malûllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarından ... Sigortası"na giriş niteliğinde sigortalılık süreleri olup olmadığı usulünce araştırılmalıdır. Yapılacak araştırma neticesi, rant sigortası kapsamında bulunmadıklarının anlaşılması halinde, Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin sigorta başlangıcına dair yukarıdaki sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikteki rant sigortasına giriş tarihi açıkça belirlenmeli ve böylece davacı istemi bu çerçevede yeniden değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
4-) Öte yandan, Mahkemenin, henüz yapılmış bir borçlanma işlemi bulunmadan, sigorta başlangıcına ilişkin kabulü de eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, ... Sigortası"na girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini öngören 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmünün uygulanabilmesi; davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille, ... Sigortası"na giriş tarihini içerecek şekilde yurt dışı borçlanmasının usulünce yapılmasının sağlanması halinde mümkün olup, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde sigorta başlangıcına hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.