Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4245
Karar No: 2011/1048
Karar Tarihi: 28.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4245 Esas 2011/1048 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/4245 E.  ,  2011/1048 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve Tatlıca Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.04.2010 gün ve 66/343 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, dava dilekçesinde mevki ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 200 dönümlük taşlık yerin vekil edeniyle babası tarafından imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiğini, 25-30 yıl önce imar ve ihyanın yapıldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, büyük bir yer olup köy halkı tarafından işgal edildiğini, kazanma koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davaya katılması sağlanan dahili davalı Tatlıca Köyü Tüzel Kişiliğine katılma dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
    Mahkemece, teknik bilirkişiler Vahit Hazar ve İbrahim Kılıçarslan tarafından düzenlenen 28.06.2005 tarihli raporuna ekli krokide 101 numarayla gösterilen 79219,49 m2’lik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, Dairenin 19.04.2007 tarih 2007/2111 Esas ve 2007/2475 Karar sayılı bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraf yararına (davalı taraf yararına) usulü kazanılmış hak doğar. Bu nedenle bozma ilamı çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz olarak yapılması zorunludur. TMK.nun 713/1.fıkrasına dayalı olarak açılan zilyetlik, imar ve ihyaya dayalı tescil davaları kamu düzeni ağırlıklı davalar olup, her türlü araştırma ve incelemenin mahkemece re’sen yapılması gerekmektedir. Bu nedenle bozma ilamına uyulmakla bu tür davalar bakımından bozmanın niteliği ve kapsamı gözetildiğinde davacı yararına usulü kazanılmış hak doğurmaz. Öyle ise, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya koşullarıyla süresinin oluşup oluşmadığı ya da yerine gelip gelmediği hususları mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır.
    Daire 19.04.2007 tarih 2007/2111 Esas ve 2007/2475 Karar sayılı bozma ilamında; “…Taşınmazın Tatlıca Köyü’nde mi yoksa Arıklı Köyü hudutları dahilinde mi kaldığı konusunda duraksama bulunduğuna, Tatlıca Köyü’nün Arıklı Köyü’nden bağımsız bir köy olup olmadığına, taşınmazın niteliği bakımından yapılan araştırmanın yetersiz olduğuna, 4753 sayılı Çiftçi Topraklandırma Kanunu uyarınca Toprak Tevzi Komisyonlarınca çalışma yapıldığı gözetilerek 1954 yılında yapılan çalışmalar sonucu taşınmazın çevresinde yer alan 595, 596 ve 597 sayılı parsellere ait belgelerin getirtilmesine, hava fotoğraflarıyla topoğrafik haritaların keşifte uygulanmasına ve TMK.nun 713/7.fıkrası uyarınca ölçekli krokinin yöntemine uygun bir biçimde düzenlenmesi gerektiğine…” işaret edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi getirtilen 1984 yılına ait hava fotoğrafları ise dosya uzman bilirkişilere tevdi edilerek evrak üzerinde rapor alınması yoluna gidilmiştir. Uyuşmazlık taşınmaza ilişkin ise mutlaka dava konusu yerin başında keşif yapılması, hava fotoğrafları ve topoğrafik harita ile tüm belgelerin keşifte yerel bilirkişi, tanıklar ve uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulanması zorunludur. Bu nedenle yapılan inceleme yöntemi usul ve kanuna aykırıdır. Bundan ayrı, imar ve ihyanın ne şekilde yapıldığı ve sürdürüldüğü, hangi tarihte imar ve ihyaya başlandığı, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı konularında da herhangi bir araştırma ve incelemenin yapılmadığı görülmüştür.
    Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu yerin davacıyla babası tarafından imar ve ihya edildiğini açıklamış, keşifte dinlenen bir yerel bilirkişi ve bir tanık ise babasıyla birlikte imar ve ihya ettiklerinden söz etmemişlerdir. Her iki kişinin beyanları da sonuca ulaşmak bakımından son derece yetersiz bulunmaktadır. Dava dilekçesi ekinde bulunan vekaletnameye göre, davacı ... 10.10.1968 doğumlu olup, davanın açıldığı tarih göz önünde tutulduğunda imar ve ihyanın en erken 1984 yılında tamamlanmış olması gerekir. Hava fotoğrafı da aynı tarihli olduğundan uyuşmazlığın çözümünde duraksama yaratmaktadır. Bu tarihe göre davacı henüz 16 yaşındadır. Böyle büyük bir yeri davacının tek başına imar ve ihya etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Bu yöne ilişkin yerel bilirkişi ve tanık beyanı gerçeği yansıtmaktan uzaktır.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş; davanın açıldığı 20.02.2004 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine (1975-1984) ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, bozma ilamında da değinildiği gibi 1954 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümleri uyarınca Toprak Tevzi Komisyonlarınca düzenlenen ve dava konusu yere komşu 595, 596 ve 597 sayılı kadastro parsellerinin dayanağı belirtmelik parsellerine ait tutanak ve ekler ile bu taşınmazlara ilişkin tablendikatif tutanakları, Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen pafta ve dağıtım cetvelleri ile mera norm kararı ve haritasının İl Özel İdare Müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenmesi, dava konusu yeri bilen yaşlı bilirkişilerin listesinin Kaymakamlıktan istenmesi, yeniden yapılacak keşifte az önce açıklanan harita ve belgelerin tümünün uzman bilirkişiler ve mahalli bilirkişiler ile tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, hava fotoğraflarının üç uzman bilirkişiden oluşacak harita mühendisleri tarafından stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya ne nitelikte bulunduğu Toprak Tevzi Komisyonunun harita ve belgelerine göre niteliğinin ne olduğu konularında tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, Ziraat Fakültelerinin herhangi birinden toprak konusunda uzman üç bilirkişi seçtirilmek suretiyle keşifte dinlenmeleri, taşınmaz ve çevresi bir bütün olarak düşünülmek suretiyle toprak yapısı da incelenerek taşınmazın tarıma elverişli yerlerden olup olmadığı, hangi tarihten itibaren kültür arazisi olarak kullanıldığı, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı konularında az önce açıklandığı biçimde kendilerinden rapor istenmesi, davacının imar ve ihyaya hangi tarihte başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü, hangi biçimde emek ve para sarfıyla imar ve ihyanın yapıldığı ve hangi tarihte imar-ihyanın tamamlandığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258.maddesi uyarınca davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, aynı Kanunun 259.maddesi gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, davetiyeyle gelmedikleri takdirde HUMK.nun 253.maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
    Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Sadece bir yerel bilirkişi ve tanığın beyanıyla yaklaşık 80 dönüm yerin tescili doğru değildir. Bundan başka davacı vekili 28.04.2004 tarihli delilleri içeren dilekçesiyle 4 tanık ismini bildirmiş, bunlardan Mahmut Tokya yerel bilirkişi olarak dinlenmiş, tanık Ramazan Karak ise tanık olarak dinlenmiştir. Diğer iki tanığın dinlenmesinden vazgeçme olmadığı halde bu tanıkların dinlenmemesi de usule aykırıdır.
    Öte yandan, eldeki dava dosyası dışında davacı ... tarafından Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve anılan mahkemenin 22.04.2010 tarih, 2004/51 ve 2010/341 Karar sayılı kararı ile sonuçlanan davada davacıya ayrıca 35069,42 m2’lik yerin verildiği belirlenmiştir. Eldeki dava dosyasıyla birlikte toplam 114000 m2’yi aşkın yerin davacıya verildiği görülmektedir. Her iki dosyanın birlikte değerlendirilmesi ve hatta HUMK.nun 45.maddesi gereğince birleştirilerek görülmesi daha uygun olacaktır. Çünkü 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi uyarınca; bir kişi bir kadastro çalışma alanı içerisinde en fazla kuru toprakta 100, sulu toprakta ise 40 dönüm alabilir. Bu nedenle davacının belgesizden edindiği taşınmazların saptanabilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğünce gönderilen tapu kayıtlarında yer alan ada ve parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı açılmış başka tescil dosyaları var ise bunların da bulundukları mahkemelerden getirtilerek dosya arasına konulması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde öngörülen sınırlamalar yönünden göz önünde bulundurulması zorunludur. Bundan ayrı, dava konusu taşınmazın Tatlıca Köyü kadastro çalışmaları sınırları içinde mi yoksa bu köyden 1998 yılında ayrılarak bağımsız bir köy tüzel kişiliği haline gelen Arıklı Köyü kadastro çalışma alanı içerisinde mi kaldığı hususlarının yapılacak keşif ile ve teknik bilirkişilerce haritalar uygulanmak üzere saptanması, dava konusu yerin davacının babasından kendisine intikal edip etmediği, intikal etmiş ise hangi tarihte ve hangi biçimde intikal ettiği hususları üzerinde durulması, taşınmaz, Arıklı Köyü kadastro çalışma alanı içerisinde kalmakta ise TMK.nun 713/3. fıkrası uyarınca davanın bu köye yöneltilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi