23. Hukuk Dairesi 2017/1688 E. , 2018/493 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince süresinden sonra katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı kooperatifçe müvekkili aleyhine .... İcra Müdürlüğü"nün 7 adet dosyası ile icra takibi yapıldığını, kefalet senetleri üzerinde bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığı, davalı kooperatifçe düzenlenmiş ve borçlu olmadığına dair ibra beyanın da mevcut olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatif ortağı olduğunu, imzaların davacının eli ürünü olduğunu, davacının da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2005/17 sayılı dosyasında dolandırıcılık ve zimmet suçundan yapılan yargılamada davacının kayınbiraderine vekalet vererek bir takım senetlere imza attığını kabul ettiğini, yapılan işlemlerle ilgili davalının rızası ve bilgisi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; 2007 yılında yürürlüğe giren 5661 sayılı Yasanın 3. maddesine göre "Bu Kanun kapsamındaki sözleşmeleri kredi kullanmadığı halde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamış olanların kefalet sorumluluğu bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. " hükmünün yer aldığı, her ne kadar davalı taraf kanun gereği dava konusuz kaldığından davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmişse de yargılama esnasında davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet verdiği, davacının borçlu olmadığının ve imzaların eli ürünü olmadığının raporlar ile tespit edildiği, davacının davaya konu senetler ile ilgili olarak vekil sıfatı ile üçüncü kişiye verdiği iddia edilen vekaletnamenin bulunmadığı, davacının ceza yargılamasında beyan ettiği senetlerin davaya konu senetler olduğu hususunun tespit edilemediği gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
1-Mahkeme hükmü davacı vekiline, 05.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, yine davalı yanın temyiz dilekçesi ise, 06.06.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen HUMK’nun 432.maddesinde öngörülen 15 günlük ve katılma yoluyla temyiz istemindeki 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 21.06.2016 tarihinde hüküm temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün
ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan davacı temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz istemine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dava açılmasına davalı yan sebep verdiği için davalı aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş ise de, davacının ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2005 – 17 esas sayılı dosyasındaki 08.03.2005 tarihli beyanı gözetilerek, davaya konu olan senetleri bildiği ve dava dışı kayınbiraderi tarafından kendi adına bu senetlere imza atılmasına rızası olduğunu beyan etmesi karşısında HMK"nın 329 ve 331. maddesi hükümleri gözetilerek davacının iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesi hatalı olmuş ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK"nun 438/7. madde ve fıkrası uyarınca kararın, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile bunun dışındaki diğer temyiz itirazlarının da kabulü ile kararın “HÜKÜM” bölümünün 3, 4 ve 5 nolu bentlerinin hüküm bölümünden çıkartılarak yerine 3. bent olarak “Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına” cümlesinin eklenmesine, diğer maddelerin teselsül ederek hükmün düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.