7. Hukuk Dairesi 2015/7000 E. , 2016/9294 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalıya ait işyerinde tekstil işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ve ulusal bayram genel tatili alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı davacı tarafından işçilik alacağının bulunması nedeniyle haklı olarak sona erdirildiği gerekçesiyle, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatili alacak taleplerinin kabulüne, ihbar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında fazla çalışma alacağının hesaplanması hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda davacının haftanın 6 günü 9 saat çalıştığı ve ayda 2 hafta tatilinde 12 saat çalışarak günlük 1,31 saat fazla çalışmasının bulunduğu kabul edilmiştir.
Aynı gün temyiz incelemesi yapılan Dairemiz 2015/7770 Esas ( İş Mahkemesi 2013/323 Esas - 2014/354 Karar) ve 2015/7784 Esas ( İş Mahkemesi 2013/534 Esas - 2014/426 Karar ) sayılı dosyalarında uyuşmazlık konusunun aynı olduğu, 2015/7770 E. sayılı dosyada haftalık 15,5 saat fazla çalıştığı ve 2015/7784 E. sayılı dosyada haftalık 4 saat fazla çalışma yapıldığı kabulü ile fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Her dosyanın kendi içinde münhasır olması ve çalışma saatlerinin buna göre belirlenmesi gerekmekte ise de davacı ile aynı işyerinde aynı işi yapan ve aynı çalışma şartlarına tabi diğer işçilerin haftalık 45 saati aşan çalışmalarının da farklı olamayacağı düşünüldüğünde, çalışma şartlarının tespiti açısından tereddüt oluşmuştur. Mahkemece bu tereddütleri giderecek şekilde fazla çalışmanın haftalık hesaplaması gerektiği de gözetilerek bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3- Taraflar arasında ulusal bayram ve genel tatil alacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tamamında çalıştığını beyan ederek alacak talebinde bulunmuş, mahkemece davacının dini bayramların 1. günü dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, çalışılan günlerin karşılının 1 yevmiye olarak ödendiği ve 1 yevmiye alacağının bulunduğu kabul edilmiştir.
Dairemiz 2015/7770 E. sayılı dosyasında dini bayramların 1. günü dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, 2015/7784 E. sayılı dosyasında ise her yıl 14,5 gün ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek alacak hüküm altına alınmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında Mahkemece çelişkiyi giderecek bilirkişi raporu alınarak davacının talebi aşılmayacak biçimde alacak hakkında karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması hatalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.