8. Hukuk Dairesi 2019/1252 E. , 2019/4447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KA R A R
Davacı ... vekili, davacı vakfa ait 13062 ada 7 parseldeki taşınmaz üzerine davalı şirket tarafından GSM baz istasyonunun kurulması için taraflar arasında 16.03.2005 başlangıç tarihli ve 6 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 3.maddesine istinaden anılan sözleşmenin davacı vakfın Ankara 13. Noterliğinin 25.11.2010 tarihli feshi ihbarı ile 15.03.2011 tarihinde sona erdiğini, sözleşme sona erdiği halde fuzulen işgal etmeye devam eden davalı şirket aleyhine müdahalenin meni, GSM baz istasyonunun sökülerek kaldırılması, dava konusu yerin eski hale getirilmesi ve 31.05.2011 dava tarihinden geriye doğru şimdilik 2 ay 16 günlük işgal tazminatının tahsili talebini içeren dava açıldığını, mahkemece baz istasyonunun sökülerek kaldırılmasına ve eski hale getirilmesine, ecrimisil talebinin reddine karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine 15.03.2011 tarihinden itibaren davalının fuzuli şagil olduğu ve bu tarihten itibaren belirlenecek ecrimisil bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu, mahkemece bozma ilamına uyulduğunu, davalı şirketin davacı vakfa ait alanı 11.03.2014 tarihine kadar işgal etmeye devam ettiğini açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 31.05.2011 tarihinden 11.03.2014 tarihine kadar olan 33 ay 10 günlük işgal tazminatı olarak şimdilik aylık 5.500 TL’den 183.333 TL’nin her aya ait bölümünün ait olduğu ayın son gününden başlamak üzere avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine dair kararının taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarihli ve 2015/18744 Esas, 2017/4754 Karar sayılı kararı ile davanın ecrimisil isteğine ilişkin olup mülkiyetle ilgili hükümlerden kaynaklandığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığından bahisle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak verilen görevsizlik kararının kesinleşmesindan sonra Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 31.05.2011 ile 11.03.2014 tarihleri arasında aylık 3.700 TL’den toplam 88.521,93 TL ecrimisil bedelinin her bir dönem sonundan başlamak üzere işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava ecrimisil istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Mahkemece, hükme esas alınan 24.02.2015 tarihli raporda, emsal kira sözleşmelerindeki kira bedellerinin ortalaması alınarak 2011 yılı aylık kira bedelinin 3.700 TL olarak tespit edilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ne var ki, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması ve davalı tarafça yapılan ödemeler hangi dönemde olduysa o dönemden mahsup edilmesi gerekirken, 2011 yılı için tespit edilen aylık kira bedeli esas alınarak ecrimisil talep edilen toplam 33 ay 10 günlük dönemin tamamı için bu bedel üzerinden hesaplama yapılması doğru olmadığı gibi, davalı tarafça yapılan ödemelerin tespit edilen toplam miktardan düşülmesi de doğru değildir. Ayrıca hesaplanan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğunun, dönem sonları ve hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceğinin açıkça belirlenmemiş olması da doğru olmamıştır. Sonuç olarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmamıştır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece bilirkişilerden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3. Davalı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Ecrimisil ve tazminat temelinde niteliği itibariyle haksız eylem niteliğinde olduğundan yasal faiz uygulanması gerekirken mahkemece avans faizine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 30.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.