
Esas No: 2014/1561
Karar No: 2014/8904
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/1561 Esas 2014/8904 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 01.08.2008 tarihli dava dilekçesiyle; sınırlarını bildirdiği ... Köyünde bulunan tapulama harici bırakılan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
..., 08/09/2008 tarihli harçlı müdahele dilekçesiyle dava konusu taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; 14.09.2009 havale tarihli fen bilirkişileri tarafından düzenlenen rapor eki krokide (C) harfiyle gösterilen 13125 m2 yüzölçümündeki yerin ..., (A) harfiyle gösterilen 15471 m2 yüzölçümündeki yerin ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/11/2011 tarih ve 2011/8248 E. - 2011/12417 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. madde hükümlerinin davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; orman bilirkişi raporuna ekli 1957 tarihli memleket haritası kadastro tutanağı ile çakıştırılmaksızın yapılan uygulamada taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu; 1984 tarihli hava fotoğrafında da yine açık alanda kaldığı bildirilmiş, ancak, rapora hava fotoğrafı eklenmediği gibi, tesbit tarihinden 20 yıl öncesinin kullanım durumunu ve tasarruf sınırlarını gösteren memleket haritaları da incelenmemiştir. Bundan ayrı; uzman bilirkişi raporunda taşınmazın eğiminin kısmen % 20 civarında olduğu ve toprağının ana malzemesinin ponza denilen volkan tüfü olduğu açıklanmış, keşif sırasında da yerel bilirkişiler tarafından öncesinin çalılık olduğu bildirilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar-ihya olarak kabul edilemez) ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten, tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan
memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen steoroskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca, 228 sayılı tebliğe göre orman teknik ve idari sınır çalışmaları yapılıp yapılmadığı sorularak yapılmaz ise taşınmazın bu çalışmalardaki niteliğide saptanması"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacının davasının kısmen kabulü ile,
Fen bilirkişilerin 06.05.2013 havale tarihli raporlarına ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 15.860,30 m2"lik kısmın davacı ... adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin kısmın reddine; dahili davacının davasının kabulü ile, (A) harfi ile gösterilen 18.667,30 m2"lik kısmın dahili davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 28/11/1977 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz bu çalışmada çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır.
1) Mahkemece çekişmeli taşınmazlar üzerinde yapılan inceleme usûl ve kanunlara uygun görülmekle davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bend kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince:
Mahkemece, 20.04.2010 tarihli ilk kararı ile fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 14.09.2009 havale tarihli raporuna ekli krokide (C) harfiyle gösterilen 13125 m2 yüzölçümündeki yerin ..., (A) harfiyle gösterilen 15471 m2 yüzölçümündeki yerin ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, bu karar gerçek kişiler tarafından temyiz edilmeyip davalı Hazine tarafından temyiz edilerek Dairemizin 02/11/2011 tarih ve 2011/8248 E. - 2011/12417 K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Bu yön gerçek kişiler tarafından kesinleşerek davalı Hazine açısından usûlü kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak fen bilirkişilerin 06.05.2013 havale tarihli raporlarında krokide (B) harfi ile gösterilen 15.860,30 m2"lik kısmın davacı ... adına, (A) harfi ile gösterilen 18.667,30 m2"lik kısmın dahili davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Böylece, 20.04.2010 tarihli ilk karardaki kişiler adına tesciline karar verilen bölümlerin yüzölçümlerinin miktarlarından fazla miktarlara karar verilmiş ve Hazine lehine oluşan usûlü kazanılmış hak ilkesi ihlal edilmiştir. Bu nedenle, Dairemizin bozma kararından önceki 20.04.2010 tarihli ilk kararda gösterildiği üzere (C) harfiyle gösterilen 13125 m2 yüzölçümündeki yerin ..., (A) harfiyle gösterilen 15471 m2 yüzölçümündeki yerin ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken usûlü kazanılmış hak ihlali yapılarak daha fazla yerin davacı ve dahili davacı adlarına tesciline karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, tescil davalarda Hazine yasal hasım konumunda bulunduğundan yargılama giderlerinin Hazine"nin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davalı Hazine vekilinin 2. bend dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İki numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 28/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.